Being a Plumber in the U.S.

<--

ABD’de muslukçu olmak

1990’lı yıllarda 1. Körfez savaşı sürerken ABD’de kurduğum eğitim şirketinde işler son derece kötü gidiyordu. Üstelik de oğlum yeni doğmuştu. Hayat mücadelesi peşinde hangi işe girişmeye kalksam karşıma hep “sertifika“ meselesi çıkıyordu.

ABD’de her eyalet, emlak ve sigorta gibi alanlarda çalışacak olanlara belirli kurumlarda veya üniversitelerde bir eğitim programına devam etmiş olmayı şart koşuyor. O alanda faaliyet gösterebilmek için ruhsat almak isteyen sınava giriyor, en az yüzde 80 başarıya ulaştığı takdirde 2 yıllığına ruhsat alıyordu. Hâlâ da durum böyle.

Neticede örneğin hayat sigortası satabilmek için temsil ettiğiniz şirketten çok cüzi bir maaş alıp, daha çok sattığınız poliçeler üzerinden komisyon karşılığı gelir elde edebilmeniz için bile öncelikli şart, 2 yıl geçerli bir ruhsattı.

Bilgisayar mühendisi olmama rağmen girdiğim en zor sınavlardan birisinin bu sınav olduğunu halen anımsıyorum. Ruhsat süresi dolduğunda da güncel gelişmeleri öğrenmek ve uygulamak üzere tekrar aynı süreç devreye giriyordu. Eğer eyalet değiştirecek olursanız, önceki eyalette aldığınız ruhsat geçersiz oluyor ve bulunduğunuz eyalette de eğitim, sınav ve ruhsat süreci zorunlu oluyordu.

***

Emlakçılık işinde için de aynı sistem uygulanıyor ve Türkiye’de olduğu gibi kesinlikle aklına esen, her köşede emlak ofisi açamıyor. Bu işi yapacak olanlar önce banka mevzuatını, mortgage’ı, tapu işlerini vs. öğrenip sonunda sigortacılıkta olduğu gibi sınava girdikten sonra süreli ruhsat sahibi oluyor. Sistem halen böyle.

İşin entresan tarafı, ABD’de örneğin musluk, elektrik ve boya gibi işleri yapabilmek için de aynı şekilde ruhsat sahibi olmanız gerekiyor. Ruhsatsız veya sözleşmesiz iş yapanlara çok büyük cezalar veriliyor. Eğer bir yerin boya veya musluk işi için sözleşmenizin süresi içinde taahhüdünüzü yerine getiremezseniz tazminat ödemek zorunda kalıyor ve bu durum 3 kez tekrarlandığında o alanda iş yapmaktan ömür boyu men ediliyorsunuz.

Türkiye’deki gibi “abi işi 1 haftada tamamlarız” deyip, 1 ayda teslim etmek veya kaçırmayayım diyerek 2-3 işi birden alıp “idare etmek“ olamıyor.

Türkiye’de de yukarıda bahsettiğim alanlarda standartların odalar tarafından bir an önce belirlenerek, hazırlanan eğitim programlarının eğitim kurumlarında acilen devreye sokulması gerekiyor.

***

Türkiye’de meslek yüksek okulları sadece gençlere yönelik ve talep azlığı söz konusu. Ayrıca başka ciddi sıkıntılar da var. Sınava tabi süreli ruhsatlar vermek üzere bu tür kısa vadeli programlar, daha yoğunlaşmış sertifika programları uygulamaya konulursa ülkemiz açısından son derece hayırlı bir iş yapılmış olur.

Hayatımızın günlük alanlarında hizmet veren örneğin, taksicilere de ömür boyu ehliyet verilmemeli; belirli eğitim programlarından geçmeliler, belki de kendilerine en azından turistle iletişim sağlayabileceği kadar ücretsiz olarak yabancı dil eğitimi de sunulmalı. Bunun en iyi örneği Yunanistan’da olimpiyatlar esnasında yaşandı.

Bizde de bu yola gidilirse son derece olumlu bir adım atılmış olur.

About this publication