Turkey’s Referendum Is a Balancing Act

<--

Obama yönetimi dün yapılan referanduma nasıl bakıyor? Bu yazıyı kaleme aldığım saatlerde henüz referandumun sonucu belli değil. O nedenle Amerika’da herhangi bir resmi yorumdan bahsetmek için henüz erken. Ancak buna rağmen, genel hatlarıyla Washington’un bu referandumu nasıl algıladığı konusunda bazı tespitler yapmak mümkün. Obama yönetiminin gözünde bu referandum son derece önemli. Bunun temel nedeni ABD’nin Türkiye’deki anayasa reformlarına duyduğu ilgi değil. Washington’da kimse benim gördüğüm kadarıyla bu referandumun “Türkiye’de demokratikleşme ve askeri vesayetten kurtulma” yönüyle ilgilenmiyor. Amerikan yönetimi bu referanduma çok pragmatik bir soruya cevap aradığı için ilgi duyuyor: AK Parti ne kadar güçlü?

Referanduma güçlü bir “evet” (yüzde 55 civarında) veya güçlü bir “hayır” (gene yüzde 55 civarında) Washington’da AK Parti konusunda yapılan değerlendirmeler üzerinde ciddi bir değişiklik yapacak oranda önemli olacaktır. Yüzde 55 oranının altında çıkacak “orta karar” bir evet veya “orta karar” bir hayır yönetimin analizlerinde ciddi bir değişiklik yaratmayacaktır.

Amerika’nın bakışı

Güçlü bir evet Obama yönetiminde AK Parti konusunda “nispeten olumlu ve toleranslı” düşünen cepheyi güçlendirecektir. Bilindiği üzere, bu cephe Washington ve Ankara arasında çıkan İran ve İsrail sorunları nedeniyle son zamanlarda zayıfladı. Özellikle İran meselesi Obama yönetiminde Türkiye’ye yakın duranların işini zorlaştırdı. Eksen kayması tartışması Washington’da ivme kazandı ve AK Parti’ye karşı kızgın olanların eli güçlendi. İsrail meselesi ise Amerikan kongresinde havanın Türkiye ve AK Parti aleyhine dönmesine sebep oldu. İşte bu anti-AK Parti cephesi, eğer referandumdan güçlü bir “hayır” çıkarsa sevinecektir. Güçlü bir “hayır” onlara Türkiye’de seçmenin AK Parti’ye karşı bir alternatif iktidar arayışı içinde olduğunu gösterecektir. “Hayır” oyu AK Parti’ye ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a verilmiş bir “güvensizlik” oyu olarak algılanacaktır. Böylece Obama yönetimi içinde Türkiye ile ilgili yapılan değerlendirmelerde ibre yavaş yavaş AK Parti aleyhine kayacaktır ve AK Parti sonrası dönem için hazırlıklı olmak gerektiğini düşünenlerin eli güçlenecektir. Böyle bir durumda kaçınılmaz olarak Washington’da CHP konusunda daha ciddi bir analiz yapma dönemi başlayacaktır.

Seçimlerin provası Öte

yandan, eğer referanduma güçlü bir “evet” çıkarsa, “AK Parti bir dönem daha iktidarda” diyenlerin tezi inandırıcılık kazanacaktır. Obama yönetiminde bu cephede olanlar Türkiye’de bir CHP-MHP koalisyonunun Amerika açısından kötü olacağının farkında olanlar. Her ne kadar AK Parti yönetimine kızıyor olsalar da, bu cephedekiler Türkiye’de AK Parti’ye alternatif iktidarların Erdoğan hükümetine oranla daha anti-Amerikan, anti-Avrupa Birliği, anti-Kürt ve anti-Ermenistan olacağının farkındalar. Ne de olsa MHP’nin Amerika ve AB konusundaki tavrı Washington’da iyi biliniyor. CHP konusunda ise önyargı devam ediyor. Kılıçdaroğlu’nun nasıl bir dış politika izlemek istediği konusunda ciddi soru işaretleri var. Bütün bu nedenlerle Obama yönetimi genel hatlarıyla AK Parti konusunda “olumlu ve pragmatik” olmaya çalışıyor. “Gerçekçi olalım, AK Parti daha bir dönem iktidarda” diyenlerin sayısı halen fazla.

Sonuç olarak Amerika, Türkiye’de dün yapılan referanduma 2011 seçimlerinin provası olarak bakıyor. Obama yönetimi bir yandan Türkiye’de AK Parti’ye karşı güçlü, demokratik, sivil ve Batı yanlısı bir muhalefet olsun istiyor. Öte yandan, Türkiye’de böyle demokrat ve Batı yanlısı bir muhalefet olmayışı çaresizlik yaratıyor. Bu durumda, güçlü bir “evet” veya güçlü bir “hayır”dan çok “orta karar” bir sonuç ABD açısından tercih edilir gözüküyor.

About this publication