Edited by Gillian Palmer
Amerikan gözüyle ‘GLOBAL İMAM’
Gülen fenomeni, Amerikan medyasında da yavaş yavaş ilgi uyandırmaya başlıyor. Bu hafta ABD’nin önemli siyasi dergilerinden The New Republic’daki 6 bin kelimelik Fethullah Gülen makalesi yayımlandı…
Suzy Hansen’in makalesi için cemaatle ilgili ‘Amerikan medyasında çıkan en kapsamlı yazı’ diyebiliriz. Hansen, ‘Global İmam’ isimli makalesinde Teksas’dan Adana’ya cemaati anlatıyor…
Artvin’den İzmir’e, Türkiye’de Fethullah Gülen’in ismini duymamış kimse yoktur herhalde. Seveni de sevmeyeni de Gülen hareketinin Türkiye’de ciddi bir sosyal olgu ve siyasal güç haline geldiğini teslim ediyor.
O kadar ki, artık Ankara’da siyasi sohbetlerde insanlar uzun uzadıya hareketin ismini anmaktansa kısaca ‘cemaat’ diyor. Kim yapmış? Cemaat. Hangi cemaat? The cemaat.
Tabii madalyonun bir görünen bir de görünmeyen yüzü var. Cemaatin Gülen hayranları tarafından desteklenen okulları, yayınları, sivil toplum örgütlerinin yanında bir de kimsenin tam olarak bilemediği bir karar verme mekanizması ve iç hiyerarşisi var. Pek az kişi buralarda ne olduğunu bilebiliyor.
Ancak konumuz bunlar değil.
Konumuz, Amerika’da neler olduğu. Fethullah Gülen 1999’dan beri ABD’de yaşıyor. Zaman zaman kendisini ziyaret eden gazeteciler veya yandaşları aracılığıyla Türk kamuoyuyla düzenli olarak iletişim halinde.
Oysa, Washington’da yaşayan üç-beş Türkiye uzmanını saymazsanız, Amerika’daki sıradan vatandaş Pensilvanya’da Fethullah Gülen diye birinin yaşadığından haberdar değil.
Garip çünkü aslında Amerikalılar sabahtan akşama kadar İslam’ı, kendi aralarında yaşayan Müslümanları ya da İslam coğrafyasının sorunlarını tartışıyorlar. Herhangi bir gazeteyi açın, İslam coğrafyasıyla ilgili en azından 3-4 haber, bir kaç makale görürsünüz. Gülen hareketinin de ABD’de sessiz ama gittikçe yaygınlaşan vakıf okulları, sivil toplum kuruluşları, hatta Washington’da think-tank ve lobi kuruluşları var.
Fakat Amerikan merkez medyasında Gülen hareketiyle ilgili şu zamana kadar sadece 2 ciddi yazı çıktı. Bunlar, Mavi Marmara krizi sırasında Gülen’in Wall Street Journal ve New York Times’a verdiği (ve hükümetin keskin İsrail karşıtı söylemine ciddi ayar veren) röportajlardı.
Ancak, belli ki Gülen fenomeni, Amerikan medyasında da yavaş yavaş ilgi uyandırmaya başlıyor. Son aylarda bir değil bir kaç yabancı gazeteciden ‘Gülen’le ilgili bir şeyler yapmak istiyorum ama tam nasıl yapabileceğimi çözemedim’ lafını duydum. Yabancılar bu hareketin matruşka yapısını anlamaya çalışıyor. Duyduğum kadarıyla birkaç önemli dergi ve gazete, konuyu son dönemde gündemine almış; ancak hareketin yarı-açık yarı-kapalı, yarı-merkezi yarı-dağınık yapısından dolayı anlatım zorluğu çekerek henüz düğmeye basmamış.
İşte bu yüzden bu hafta ABD’nin önemli siyasi dergilerinden The New Republic’daki 6 bin kelimelik Fethullah Gülen yazısını ilgiyle okudum. Suzy Hansen’in makalesi, cemaatle ilgili ‘Amerikan medyasında çıkan en kapsamlı yazı ’ diyebiliriz.
İstanbul’da yaşayan genç gazeteci Hansen, ‘Global İmam’ isimli makale için Teksas’dan Adana’ya cemaatin farklı boyutlarını anlatıyor. Ciddi anlamda ‘sokak gazeteciliği.’
İdeolojiden, Türkiye’deki önyargılardan uzak, düz bir gazetecilik ve açıkçası bizde şu zamana kadar yapılan bir çok makale ve yorumdan daha doyurucu. Yazıda Gülen’in yaşadığı Pensilvanya’daki Altın Nesil kampının detayları da var; Anadolu’da işadamlarından okullara bağış kampanyasından sahneler de. Hanefi Avcı olayı ve şeffaflık tartışmaları da var, cemaatin Ak Parti hükümetiyle ilişkisi de.
Hansen ’in 6 bin kelimede yaptığını burada özetlemek imkansız. (Merkalıları www.tnr.com ’a bakabilirler) Ancak yazıda dikkatimi çeken bazı unsurları paylaşıyorum.
Teksas’daki anneler nasıl bakıyor?
* Hansen, Afganistan’daki Türk okulunu ardından da Teksas’daki Türkçe Olimpiyatları’nı ziyaret ediyor. Teksas’da siyah ve Latin Amerikalı gençlerin folk dansları yapıp Türkçe şiirler okuduğu sahneler renkli. ABD’deki vakıf okullarının ismi ve bağlı oldukları kuruluşlar var. Çoğu Uyum, Manolya, Turkuaz, Gökküşağı, Dostluk, Kozmos, Zirve gibi soyut hoş-beş kavramlar üzerine kurulu isimler.
* Gülen okullarının Amerika yüzü ve hareketin genç nesil ABD temsilcilerinin hikayeleri son derece ilginç. Bana sanki daha liberal, daha Amerikalılar gibi geldi. En azından gazetecilerle daha rahat konuşuyorlar. Hareket son 10 yılda Amerika’da o kadar hızlı yayılmış durumda ki, yazıyı okurken ‘Acaba gelecek nesillerde ‘Amerikalı Gulenistler’ ve Türkiye’dekiler arasında siyasi farklar oluşur mu?’ diye düşündüm.
* Hansen, Teksas’da getto’daki siyah çocuklara da eğitim veren Gülen okulunda üç anneye ‘Bu okulun Türk işadamları tarafından kurulduğunu biliyor musunuz?’ diyor. Collee O’Brian ağır bir Texas aksanıyla ‘Aaa hiç düşünmedik ’ diyor. Anneler okuldan son derece memnun. Ancak, Amerika’da mantar gibi biten Gülen okullarına karşı bazı yerel medya organlarında hafif bir rüzgar da başlamış.
* Adana’da cemaatin Senegal ve Kongo’da okul açmak için işadamlarıyla yaptıkları organizasyonu ilgiyle okudum. Kongo’yla ilgili belgesel gösteriminden ödül töreni ve TUSKON tarafından organize edilen akşam yemeğine kadar dört dörtlük bir alan çalışması. Türkiye’de siyaset artık tabanda yapılıyor. Greenpeace’den CHP’ye kadar tabanda etkin olmak isteyen tüm siyasi gruplar bu örgütlenme yapısını iyi çalışmalı.
* Yazı Gülen cemaati açısından ‘yıldızlı pekiyi’den ibaret değil. Yazar, bir noktada hareketin siyasi gücü ve ‘paralel toplum’ iddiasından rahatsız olmaya başlıyor. Ergenekon davasının ardında cemaat olduğu iddialarının kanıtlanamaz olduğunu, ancak birçok kişinin buna inandığını belirtiyor.
Konuştuğu üst düzey bir Amerikalı yetkili, cemaatin özellikle polis içindeki gücünden söz ediyor. Oradan da şeffaflık konusundaki sıkıntıları dile getiriyor.
Finansal profil çizememiş
* Hansen ‘Global İmam ’ başlıklı New Republic yazısında Gülen Hareketinin dünyanın çeşitli yerlerindeki taraftarlarının sayısını 5 milyon olarak veriyor. Ancak, aylar süren araştırma sonrasında harekete finansal bir profil çizmekte zorlanıyor.
* Gülen’in yaşadığı Pensilvanya Saylorsburg’daki Altın Nesil kampında kayak şalelerine benzeyen evler, bir ortak mekan, göl ve ufak bir ormanlık var. Ziyareti sırasında muhabire kamp müdürü Bekir Aksoy eşlik ediyor. O gün kampın çeşitli yerlerindeki ziyaretçiler arasında egzersiz yapan Türkler, ziyarete gelen işadamları, bir gazeteci ve gölde balık tutmakla meşgul New York Musevi Teoloji Semineri’nden bir profesör var.
* Tükçede Gülen terminolojisi problemli. Cemaat, kendisi için ‘gönüllüler hareketi’ sözünü tercih ediyor. Gülen’i destekleyenlere ise ‘Fethullahçı ’ ya da ‘mürid’ denmesinden rahatsızlar; ‘gönül verenler’ diyorlar. Ancak, ingilizcede mesele daha basit. Gülen’i destekleyenlere ‘Gulenist’ deniyor.
nHansen yazısında ‘Bu insanlar neden kampı ziyaret ediyor?’ ve ‘Gülen’in müridleri üzerinde ne kadar etkisi var?’ sorularına cevap arıyor. Dönüş yolunda Bekir Aksoy’a, Gülen’in ziyaretine gelenlere ne yapmalarını söyleyip söylemediğini soruyor.
Aksoy, ‘Hiçbir zaman söylemez; tavsiye eder’ diyor: ‘Şöyle anlatayım. Eğer elinde doktora olan bir adam Hocaefendi’yi görmeye gelir ve Hocaefendi kendisine Kuzey Kutbu’nda bir köyde okul açmasının iyi olabileceğini söylerse, o adam ertesi gün valiziyle buradadır.’
* Doğrudan harekete organik olarak bağlı kurum ve kuruluşlarla ilgili çok şey öğrendim. 1983 yılında kurulan Kaynak holding, 15 ülkede teknolojiden inşaata kadar bir çok sektördeymiş. Gülen’in kasetleri, geçmişte NT isimli zincirde satılırmış; bugün Türkiye genelinde 110 NT varmış. Doktorasını cemaat üzerine yapmış sosyolog Joshua Hendrick, hareketin ana fikri ekseninin Akademi olduğunu söylüyor.
* Zaman, Aksiyon ve Samanyolu, Feza Medya Grubu’ndaymış. Bank Asya ve TUSKON ise ‘Gülen’den alınan ilhamla’ kurulmuş. University of Houston’dan sosyolog Helen Ebaugh, Gülenist’lerin maaşlarından yüzde 5 -20 arasında bir miktarı hareketin hayır projelerine harcadığını anlatıyor. Yılda 3.5 milyon dolar veren de çok cüzzi katkılarda bulunanlar da varmış.
* Cemaatin 100 ülkede 1000 okulu var deniyor ancak yazar bir türlü gittiği okulları kimin yaptırdığını öğrenemiyor. Aldığı cevap her zaman ‘Bir hayırsever’ ya da ‘Bir Türk işadamı’ oluyor.
Leave a Reply
You must be logged in to post a comment.