Teflon Hillary Clinton

<--

Washington Post yazarlarından Chris Cillizza, hastalandığı 15 Aralık’ta açıklanmadan birkaç gün önce Hillary Clinton’dan Amerikan siyasetinin yeni ‘Teflon Clinton’ı olarak bahsetmişti.

Teflon tabiri, en büyük krizlerde dahi dört ayağı üstüne düşen ve popülaritesini hâlâ sürdüren Başkan Bill Clinton için kullanılıyor. Nazar mı değdi nedir ama, bir mide enfeksiyonu nedeniyle fazla su kaybederek bayılan ve başını çarpan Bayan Clinton, küçük bir beyin sarsıntısı geçirdi. Geçen hafta da doktorları bir beyin damarında pıhtılaşma olduğunu tespit ettiler.

Şükür ki Clinton’ın durumu hayati tehlike arz etmiyor. Ve ‘teflon’ mahiyeti tezahür ediyor olsa gerek ki, tedaviye cevap veren Bakan Hanım’ın bir süredir ayrı kaldığı işyerine hafta içinde dönmesi bekleniyor. Şu anda pek renk vermese de, 2016 başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti’nin en güçlü muhtemel başkan adaylarından biri olarak gösterilen Clinton’ın birçok Cumhuriyetçiyi şimdiden huzursuz ettiği aşikâr.

Dört yıllık Dışişleri Bakanlığı süresince muazzam bir enerjiyle köşe bucak dünyayı dolaşan Hillary Clinton’ın siyasi sağlık göstergeleri teflon gibi sağlam maşallah. Amerikan halkının yüzde 60’a yakını iş performansını beğeniyor. Üstelik bu yüksek oran, 11 Eylül’de Libya’nın Bingazi şehrindeki Amerikan Başkonsolosluğu’na yapılan kanlı terör olayında sorumluluğu şahsen üzerine almasından sonra dahi değişmedi. Sağlam performansı, Clinton’ın 2016 yarışında aday olabileceği yolundaki spekülasyonları da canlı tutuyor. Sağlığı da elverirse, 69 yaşında ABD’nin ilk kadın başkanı olması işten bile değil.

Siyasetin sağ yelpazesindekiler için Bill Clinton, Beyaz Saray kalesini 8 yıl işgal etmiş ve Demokrat Parti’ye hâlâ son derece kritik katkılarda bulunan, amansız bir rakip. En büyük kâbusları, bir başka siyasi usta olan hanımının Clinton ailesinin bayrağını Beyaz Saray burçlarına tekrar dikme ihtimali. Bayan Clinton’ın bu yönde ilk teşebbüsü, 2008’deki Obama rüzgârına kurban gitti. Ancak önseçimdeki rakibi Başkan Obama’nın isabetli tercihiyle ABD’ye dışişleri bakanı olan Clinton, adını Amerikan siyasi hafızasına silinmez şekilde yazdırarak bu yenilgiden de zafer çıkarmasını bildi. Ve teflonunun kalitesi iyice tescillendi…

Başkanlık seçimlerinde Libya’daki menfur olayı nazara vererek Obama’nın ulusal güvenlik notunu düşürmek isteyen muhalifleri, aynı taşla ikinci kuş olarak Hillary Clinton’ı vurmak istedi. Seçimi kaybettikten sonra dahi Libya eleştirilerinin dozunu yüksek tutmaları, bence büyük ölçüde Bakan Clinton’ın rezümesini mümkün mertebe lekeleme kaygılarından kaynaklanıyor. Hatta bazı azılı sağcılar, Clinton’ın Senato Dış İlişkiler Komitesi’ndeki Libya oturumundan kaçmak için hastalığını abarttığını bile iddia ettiler. Mesela neocon çetesinin elebaşlarından eski BM Daimi Büyükelçisi John Bolton, Clinton’ın hastalığının ‘diplomatik’ olduğunu öne sürdü. Bir kısım sağcı medya figürleri de meseleyi aynı yakışıksız bir üslupla dillerine doladı. Ancak Clinton geçen hafta hastaneye kaldırılınca, komplo teorisine dayalı o salvoların tümü de boşa çıktı. Zaten Clinton, bu ay içinde görevinden ayrılmadan önce Libya oturumuna katılacağına söz vermişti. Senato’nun ertelenen oturumu yakında yapması bekleniyor.

Partizan siyasetin insafsızlığı ve vefasızlığına maruz kalan Hillary Clinton’ın en büyük tesellisi, sadece Amerika değil tüm dünyada şahsına yönelik hüsn-ü teveccüh olsa gerek. Gallup’un dünya çapındaki son anketine göre ‘en çok beğenilen kadın’ kategorisinde ilk sırada. En yakın takipçisi Michelle Obama’ya açık ara fark atıyor. Üstelik bu ankette son 20 yıldır 17. kez birincilik ipini göğüslüyor. Başkan eşi olarak özellikle kadın, çocuk ve hasta gibi toplumun aciz ve güçsüz kesimlerine destek veren girişimleri takdir topluyordu. Bakanlığı döneminde Obama’nın ana hatlarıyla barışçı ve angajmancı siyasetine başarıyla katkıda bulundu. Ülkesinin çıkarlarını profesyonelce savunurken, dünyayı fazla küstürüp incitmemeye de özen gösterdi. İslam dünyasına ve Türkiye’ye hassaten saygılı ve yapıcı bir üslup takındı. First Lady olarak Beyaz Saray’da iftar geleneğini başlatan da, Hazreti Peygamber’e son hakaret videosuna ‘iğrenç’ diyen de oydu. New York senatörüyken, eyaletindeki Türk toplumuna da sahip çıktı. Bütün bu sebeplerle, bizim vefa geleneğimize yakışan, kendisini şükranla yâd etmek olur.

Kazandığı derin tecrübelerle siyasette iyice pişen Hillary Clinton gibi bir değere insan emekliliği bir türlü konduramıyor. Başkan seçilme ihtimali hem Amerika hem dünya adına heyecan verici. Üstelik en yakın danışmanı, son dönemin önde gelen Amerikan siyasi dehalarından Bill Clinton olacak. Eski Başkan, eşinin Beyaz Saray rotası konusunda daha hahişkar bir görünüm çiziyor. Ancak siyasi uzmanlar Hillary Clinton’ın olumlu karar verse dahi bunu erkenden açık etmesini beklemiyor. Bakan Hanım’a ‘geçmiş olsun’ diyor, bahtının açık olmasını diliyoruz…

About this publication