NATO: Platform of Solutions for Biden and Erdogan

<--

Erdoğan, TRT canlı yayınında aynen şöyle dedi: “NATO ittifakı güçlü bir şekilde devam etmelidir. Macron, NATO’nun beyin ölümünden bahsediyor. O da NATO’nun üyesi olan ülkelerden bir tanesi. NATO’nun bunu hesaba çekmesi gerekir.”

Erdoğan’ın Macron’un NATO’culuğunu sorguladığı, “NATO Macron’dan hesap sormalı” dediği bir tuhaf durum. Sanırsınız NATO’nun bir tatbikatında hedef tahtasına konan Erdoğan değil de Macron!

Libya’dan Doğu Akdeniz’e pek çok konuda Türkiye’nin Fransa ile karşı karşıya gelmiş olması nedeniyle bile olsa, Erdoğan’ın Macron’u bu şekilde hedef alması, yani Macron’dan çok NATO’culuk yapması, ülkemiz adına büyük talihsizlik…

Çavuşoğlu’nun Blinken’e teklifi

Aynı saatlerde ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da NATO dışişleri bakanları toplantısında “NATO’ya bağlılığımızı teyit ediyoruz” diyordu…

Blinken’ın teyidi de Erdoğan’ın Macron üzerinden NATO’culuğu da 14 Haziran hedefli…

Erdoğan, 14 Haziran’da başlayacak NATO zirvesi sırasında ABD Başkanı Biden ile yapacağı görüşmeye hazırlanıyor. Sık sık ABD’ye beyaz sayfa açılması çağrısı yapması da Biden’la yapacağı görüşmenin “yeni bir dönemin habercisi olduğuna inandığını” belirtmesi de 14 Haziran’a nasıl bel bağladığının ifadeleri…

Ancak görünen o ki iktidarın Biden’a mesajları, laflardan öte olguları da içeriyor: Örneğin ABD’nin ünlü Bloomberg’i, Rus teknisyenlerin gönderilmesini “Türkiye, Rus uzmanları Biden’a sinyal göndermek için eve yolladı” diye haberleştirdi. Örneğin Ankara, Washington’a S-400 konusunda yeni bir teklif sundu. Bunu da Çavuşoğlu, Atina’da kahvaltı yaptığı gazetecilere şu sözlerle açıkladı: “ABD ile S-400 konusu dahil önerilerimizi nasıl halledeceğimize ilişkin Brüksel’de (Blinken’a) zaten ilettik, bir non-paper verdik.”

NATO 2030 Konsepti

NATO zirvesi, AKP-ABD ilişkilerini nasıl etkileyecek, göreceğiz.

Ancak NATO zirvesi, kabul edilecek NATO 2030 Konsepti nedeniyle oldukça önemli. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in ifadesiyle, “Çin’in güçlenmesini ve Rusya’yla kötüleşen ilişkileri hesaba katmadığı” gerekçesiyle NATO’nun 2010 stratejik konsepti, 2030 olarak yenileniyor.

İşte ABD bu nedenle 14 Haziran’daki zirvede “ittifakları canlandırma önceliğine” kilitlenmiş durumda. ABD, bu amaçla birincisi NATO-AB işbirliğini, ikincisi de NATO’nun Avustralya, Yeni Zelanda, Japonya ve Güney Kore dörtlüsüyle işbirliğini derinleştirmeyi hedefliyor.

Ankara ve Washington’ın NATO umudu

Diğer yandan Biden da Erdoğan da “Türk-Amerikan ilişkilerini kurtarmak” için NATO’yu zemin, 14 Haziran zirvesini de fırsat olarak görüyor.

ABD açısından tablo şu: Beyaz Saray, NATO’nun yeni konseptiyle Çin ve Rusya’yı hedef aldığı koşullarda, NATO üyesi Türkiye’nin Rusya’yla işbirliğini sınırlandıracağını umuyor.

AKP açısından tablo şu: Ak-Saray, Türkiye’nin NATO üyeliği ve NATO içindeki önemi nedeniyle, Türk-Amerikan ilişkilerinin ve Türkiye-AB ilişkilerinin daha kötüye gidemeyeceğinden hareketle düzelmeye başlayacağını umuyor.

Brüksel’deki Çavuşoğlu-Blinken görüşmesi ile Ankara’daki Önal-Sherman görüşmesinden yansıyanlara bakılırsa, Ankara ile Washington, “Türk-Amerikan ilişkilerindeki sorunları paranteze alarak yeni işbirliği alanları oluşturma niyetinde” uzlaşmış durumda…

Sorunlar paranteze sığar mı?

Ancak bu uzlaşma, geçen haftaki yazımızda vurguladığımız şu gerçeği değiştirmiyor: Erdoğan ile Biden/ABD arasında bir beyaz sayfa açılması, Türkiye ile ABD arasında “gerçek” bir beyaz sayfa açılabileceği anlamına gelmiyor.

Çünkü teröre destekten başlayarak hemen her sorun stratejik ve ABD köklü politika değişikliği yapmadan bu sorunların çözümü Türkiye açısından mümkün değil.

Kısacası Türk-Amerikan ilişkilerindeki sorunlar bir paranteze sığmayacak büyüklükte…

About this publication