‘Run with the Hare, Hunt with the Hounds’ Policy

<--

Öyle sinsiler ki.

“Tavşana kaç, tazıya tut” diyorlar.

Elbette, İsrail’in önünde kalkan olan Amerika ve işbirlikçi koalisyondan bahsediyorum.

Kırk binin üzerinde Gazzeli şehit oldu. Otuz bini kadın ve çocuk. Artık her gün beşer onar şehit olan Filistinlilerin katliamı haber bile olmuyor. Amerika ve Avrupa’da Filistin yanlısı gösteri yapanlara, demokrasi tarihinde görülmeyen öyle baskı ve yıldırmalar yapılıyor ki; onların sesi de kısılmaya başladı. Almanya’dan gelen bir görüntüde; Alman polisi, Filistin pankartı taşıyan bir kadına öyle bir şiddet uyguluyor ki, ancak bir teröristi o şekilde yere yatırabilirsiniz. Savunmasız bir kadına yaptıkları muamele; İsrail aşkına tüm demokratik değerlerini nasıl çöpe atabileceklerini gösteriyor.

AMERİKA’NIN İKİYÜZLÜLÜĞÜ BİTMEK BİLMİYOR

Katar’ın başkenti Doha’da sözüm ona ateşkes görüşmeleri vardı.

Hamas’ın katılmadığı görüşmelerde, Katar, Mısır ve ABD güya arabulucu olarak masada bulunuyor. Görüşmelerde ateşkes şartları ve esir takası konuşuluyor. Hamas görüşmelere doğrudan katılmıyor ancak Doha’da Hamas’tan bir ekip bulunuyor ve gerektiğinde arabulucular şartları bu ekiple paylaşacak ve danışacaklar. Perşembe ve Cuma günü yapılan ilk görüşmelerden çıkan sonuç Hamas’ı tatmin etmedi.

Hamas, ABD Başkanı Biden’ın Mayıs ayında açıkladığı ateşkes şartlarına uyulmasını istiyor. Doha’daki müzakerelerden çıkan ilk sonuçlarda bu şartlarla ilgili bir kararlılık bulunmadığını söylüyor. Biden’ın açıklamalarında, İsrail’in Mısır sınırındaki Filedelfiya Koridoru olarak bilinen bölgeyi boşaltması da öngörülüyor. Son aşamada İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesi gerekiyor. Hamas’ın hem görüşmelere doğrudan katılmamasının, hem de görüşmelerden sağlıklı bir sonuç çıkmayacağı beklentisinin nedenleri de böylece gün yüzüne çıkıyor.

AMERİKA VE İSRAİL OYALAMA PEŞİNDE

Amerika ve İsrail, ateşkes görüşmeleri adı altında, dünyayı oyalama peşinde. İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesini sağlamayan hiçbir görüşme Hamas tarafından kabul edilir olmayacak gibi görünüyor. İsrail ise hâlâ; “Hele şu rehineleri bir kurtarayım. Katliamlara nasılsa kaldığım yerden devam ederim” havasında. Ancak müzakerelerde, son aşamada Gazze’den çekilmek adına imzayı atar fakat gereğini yerine getirmez ise, hem işbirlikçilerinin verdiği destek erozyona uğrayacak hem de Katar, Mısır, Ürdün gibi ülkelerin direnci başlayacak. Bu nedenle, İsrail müzakerelerde, başta Filedelfiya Koridoru olmak üzere, Gazze’den tamamen çekilmek noktasında bir uzlaşıya; “evet” demeyecektir.

Biden ise başkanlığının son deminde güya “Ateşkes’i sağlayan büyük başkan” payesini alma derdinde. Ama görünen o ki; İsrail, geçtiğimiz Mayıs ayında ABD Başkanı Biden’ın açıkladığı ateşkes şartlarına bile uymayı düşünmüyor. Seçimlere kadar Amerika’ya zaman kazandırmak için bu müzakereler bir oyalama taktiğine de dönüşebilir. Zira, Doha’dan sonra müzakerelere gelecek hafta Mısır’ın başkenti Kahire’de devam edilmesi kararı alındı. Bakalım; Kahire’den bir sonuç çıkacak mı? Bana göre çıkmayacak. İsrail’den gelen açıklamalar Filedelfiya Koridoru’nun boşaltılmayacağı, Gazze’den ise tamamen çekilmenin mümkün olmadığını gösteriyor.

İSRAİL ÇEKİLSE BİLE HESAP VERMELİ

Farz edelim bu saatten sonra İsrail, Gazze’den tamamen çekildi.

Ardında 40 bin insanın kanını bırakarak. Otuz binden fazla masum kadın ve çocuğu katletmiş olarak. Dünya tarihinin en alçak soykırımlarından birine imza atıp, insanların evlerini yerle bir ederek. Hepsi yanına mı kalacak? Görüşmelerde ara buluculuk yapan Katar ve Mısır, Filistinlilere; “Tamam artık siz de fazla uzatmayın” mı diyecek?

Peki, Türkiye’nin müdahil olduğu Uluslararası Adalet Divanı’da İsrail’e karşı açılan soykırım davası nasıl şekillenecek? Ateşkesin ardından dava, önce zamana yayılıp ardından İsrail’e hiçbir ceza ve yaptırım getirmeden nihayete mi erecek?

Hepsi mümkün. Zaten Uluslararası Adalet Divanı’nın vereceği hiçbir karar, hiçbir ceza, şehit edilen kırk bin Gazzelinin ateşini soğutmayacak. Ateşi soğutacak tek yol, İsrail’in kendi yaktığı ateşte yanmanın acısını tatması olacak. Ama bugün ama yarın…

Bu arada, İsrail’in önceki gün TRT Arabi ekibine yaptığı alçak saldırıyı da lanetliyorum. İsrail, TRT ekibine bilerek ve hedef gözeterek ateş ediyor. Aslında hedef aldıkları, soykırımlarına dünyada en sert tepkiyi gösteren Türkiye’dir. Saldırıya uğrayan Muhabir Sami Berhum’a, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’a ve TRT Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı’ya da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

About this publication