U.S. “Dives Deep” to Turkey

September 1, 2010

Published in Radikal
(Turkey) on 17 August 2010
by Murat Yetkin (link to original link to original)

Translated from by Asli Ahsen Aydin. Edited by Heidi Kaufmann.

Yesterday, the U.S. military attacked Taliban locations in Pakistan’s Waziristan region by using unmanned missile-carrier aircraft; 12 people were killed by this sudden attack. Turkey wants to buy these unmanned aircraft, called “Reapers,” and use them against the PKK (Kurdistan Workers' Party). Turkey has Heron or Predator types, which can be used only for gathering pictures and information, whereas Reapers send missiles into places via remote control to find targets, just like in spy movies.

The U.S. has this technology, and the American government can sell this high-tech product only upon the approval of Congress.

The Financial Times newspaper, published in England, wrote that at the G-20 meeting in Toronto two months ago, U.S. President Barack Obama told Turkish Prime Minister Tayyip Erdogan that, because of Turkey's recent political situation with Iran and Israel, Congress was not willing to permit this sale. In fact, there are other armament requirements subjected to permission; however, only Reaper came up for now.

A high level source whom I spoke with yesterday told me that “Turkey's politics involving Iran and Israel are not leaning in Turkey’s favor in Congress, and this may create obstacles for the White House in supporting Turkey’s struggle with terrorism.”

Indeed, the U.S. is very much aware of Turkey' s support in Afghanistan and Iraq and does not want to abandon this. For instance, Erdogan's phone call with Obama at the beginning of August had been all about Iraq. It is not a coincidence that, after this meeting, most of the political parties willing to establish a government in Iraq came to Turkey and met with Turkish government officials, such as Foreign Minister Ahmet Davutoglu, and Davutoglu announced his desire to see a sustainable government in Iraq.

The U.S.' planned withdrawal from Iraq, which will occur at the end of August, makes Turkish-American cooperation on Iraq more important. However, the fault line which has developed due to Iran and Israel hinders the bridge-building in Congress.

The press was informed that the Iraq issue was put on the agenda in Washington during the meeting on Turkey led by Secretary of State Hillary Clinton.

How Are Things?

The diplomat who emphasized that Clinton had “deep-dive” meetings with a few other countries said: “It would not be true to say that the mere focal point of this meeting is Turkey's policy on Iran and Israel. However, it is certain that Turkey has been a big light flashing quite a bit on the radar screen of American foreign policy since 2009. Most likely, Clinton needs to answer more questions from Obama and Congress about Turkey, and she needs to understand Turkey deeply and act accordingly.” Since 2009 Turkey and the U.S. have been looking in different directions because of Turkey's policy regarding Israel and Iran.

According to another officer in Washington, releasing this meeting to the press is as important as the existence of this meeting. The source said the U.S. State Department is not comfortable with Turkey's foreign affairs team showing problems as unimportant and the relationship between the two countries as smooth. The State Department wants the Turkish public to know these problems.

At last, a source revealed the name of one who knows Turkish-American relations very well. It is Dr. Omer Taspinar from the Brookings Institution, and he briefly explains the situation: “The Obama government uses the adverse atmosphere in Congress as a pressure element on the AKP (the ruling party). Not only the sale of weapons, but also the Armenian issue may be brought to the agenda of Congress. These developments will cause the White House to send tough warning messages to Ankara.”

While the U.S. government is so dependent on Turkey in regard to strategic subjects like Iraq and Afghanistan, it is certainly a big problem for both Washington and Ankara that they conflict on Iran and Israel.

Erdogan and Davutoglu announced that they won't step back from their requirements for an apology and compensation from Israel after the May 31 Mavi Marmara disaster.* Omer Celik intentionally did not invite the Israeli ambassador to the official Ramadan dinner and stated that he would insist on “foreign policy based on principles, not interests.”

Now it is wondered in the diplomatic world whether there will be any changes in these issues after the referendum on September 12.**

Translator’s Notes:
* Israel attacked the Gaza aid fleet and killed 9 Turkish people in the lead vessel called “Mavi Marmara” when it was in international waters on May 31, 2010.
** An amendment referendum on the Turkish Constitution of 1982.

ABD, Türkiye'ye 'Derin dalıyor'

ABD ordusu dün Pakistan’ın Veziristan bölgesindeki Taliban mevzilerine füze taşıyan insansız hava araçlarıyla bir saldırı düzenledi; 12 kişi gökten ansızın gelen bu saldırıyla öldürüldü.
‘Reaper’ denilen bu insansız hava araçlarından Türkiye de almak ve PKK’ya karşı kullanmak istiyor. Halen Türkiye’nin de elinde olan Heron ya da Predator tipi araçlar, yalnızca görüntü/istihbarat topluyor. Oysa Reaper modelleri, casusluk filmlerinde gördüğünüz türde, hedefi bulduğu anda uzaktan kumanda ile ona üzerinde taşıdığı roketleri gönderiyor.
Bu teknoloji ABD’nin elinde var ve Amerikan hükümetinin bu yüksek teknoloji ürünü silah sistemlerini başka ülkelere satması Kongre onayına bağlı.
İngiltere’de yayımlanan Financial Times gazetesi, ABD Başkanı Barack Obama’nın iki ay önce Kanada’nın Toronto kentinde yapılan G20 toplantısında Başbakan Tayyip Erdoğan’a, Türkiye’nin İran ve İsrail siyaseti nedeniyle Kongre’de oluşan havanın bu satışa izin vermeyebileceğini ilettiğini yazdı.
Aslında izne tabi olan başka silah sistemleri de var, ancak şu anda yalnızca Reaper açığa çıkmış durumda.
Dün konuştuğum üst düzey bir kaynak, ‘İran ve İsrail siyaseti nedeniyle Kongre’de Türkiye’nin lehine bir durum olduğunun söylenemeyeceğini ve bu gerçeğin Beyaz Saray’ın Türkiye’ye terörle mücadelesinde vermek istediği desteğe engel olması ihtimalinin bulunduğunu’ söyledi.
Yoksa ABD, Türkiye’nin Afganistan ve Irak’ta kendisine verdiği desteğin farkında ve bundan vazgeçmek istemiyor. Örneğin, Erdoğan’ın ağustos başında Obama ile yaptığı telefon görüşmesinin neredeyse tamamı Irak üzerine geçmiş. Bu toplantıdan sonra Irak’ta hükümet kurmaya çalışan siyasi tarafların çoğunun Türkiye’ye gelmiş ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu başta olmak üzere Türk hükümet yetkilileriyle görüşmüş olmaları, Davutoğlu’nun da Türkiye’nin Irak’ta istikrarlı hükümet görmek istediği açıklaması yapması rastlantı değil.
ABD’nın ağustos sonundan itibaren Irak’tan çekilme planını uygulamaya koyacak olması ABD’nin Türkiye ile Irak işbirliğini daha da önemli kılıyor. Ancak İran ve İsrail konusundaki fay hatları, Kongre üzerinden köprü kurmayı engelliyor.
Nitekim geçen hafta Vaşington’da Dışişleri Bakanı Hillary Clinton başkanlığında yapıldığı basına yansıyan Türkiye toplantısında da Irak konusunun gündeme geldiği bildiriliyor.

İşler ne kadar yolunda?
Clinton’un Vaşington lisanında ‘deep dive- derin dalış’ adı verilen bu toplantıları birkaç ülke için daha yaptığını vurgulayan diplomat şunları söyledi: ‘Birkaç hafta önce kararlaştırılan toplantının tek amacını Türkiye’nın İran ve İsrail siyaseti olduğunu söylemek doğru olmaz. Ancak Türkiye’nin ABD’nin dış politika radar ekranında 2009’dan itibaren daha büyük bir ışık olarak yanıp söndüğü bir gerçek. Muhtemeldir ki Clinton, hem Obama’nın, hem de Kongre’nin Türkiye üzerine daha çok sorusuna muhatap olmaya başladı ve Türkiye’yi daha derinden anlayıp ona göre davranmak istiyor.’
2009, Türkiye’nin İsrail ve İran siyaseti nedeniyle ABD ile ayrı yönlere bakmaya başladığı bir döneme denk geliyor.
Vaşington’da görevli bir başka kaynağa göre, Türkiye üzerine ‘derin dalış’ yapılmış olması kadar, bu toplantının basına sızdırılması da önemli. ‘Çünkü’ dedi kaynağım, ‘ABD dışişleri, yaşanan sorunların Türk dışişleri tarafından önemsiz gösterilmesinden ve ilişkilerin pürüzsüz devam ettiği görüntüsü verilmesinden rahatsız. Sorunlar olduğunun Türk kamuoyunca da bilinmesini istiyor.
Nihayet ismini vererek konuşan ve Türk-Amerikan ilişkilerini derinlemesine bilen bir isim, Brookings Enstitüsü’nden Dr. Ömer Taşpınar ise durumu şöyle özetliyor: “Obama yönetimi Kongre’deki Türkiye aleyhtarı havayı, AKP üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanıyor. Kongre’de sadece Türkiye’ye silah satışı değil, Ermeni meselesi de yakında tekrar gündeme gelebilir. Bu gelişmeler Beyaz Saray’ın Ankara’ya uyarıcı ve sert mesajlar yollamasına neden oluyor.”
ABD yönetimi Türkiye’ye Irak ve Afganistan gibi stratejik konularda bu kadar yaslanırken, İran ve İsrail konuları nedeniyle bu kadar ters düşmesi
tabii ki yalnızca Vaşington açısından değil, Ankara açısından da sorun.
Erdoğan ve Davutoğlu, İsrail’den 31 Mayıs Mavi Marmara felaketi nedeniyle özür ve tazminat talebinden geri adım atılmayacağını, İsrail büyükelçisini iftara davet etmeyen Ömer Çelik, ‘çıkar değil, ilkeye dayalı dış politikada’ ısrarlı olacaklarını söylüyor.
12 Eylül’deki referandum sonrasında bu alanlarda değişiklik olup olmayacağı diplomatik camiada merak konusu.

This post appeared on the front page as a direct link to the original article with the above link .