How Will Israel and the U.S. Manage a Shift in Egypt’s Political Alignment?

Published in Sabah
(Turkey) on 31 January 2011
by Mehmet Barlas (link to originallink to original)
Translated from by Asli Ahsen Aydin. Edited by Jenette Axelrod.
Anwar Sadat became president of Egypt after Gamal Abdul Nasser died. In the meantime, there was a coup d’etat on March 12, 1971, after which Turkish Prime Minister Süleyman Demirel was forced to resign. I was in Cairo in April, the month following his resignation, for a series of interviews with new leaders of the Arab world, such as Egypt’s Sadat, Libya’s Muammar Gaddafi and Sudan’s Gaafar Nimeiry.

The outpouring of grief for Abdul Nasser, who died in September of 1970, was still fresh. I met with a group of young people from Cairo University and talked about Abdul Nasser. They were not among the people who were crying and screaming loudly from sorrow during the funeral ceremony. I asked one of them, “Did you like him a lot? Do you think he is irreplaceable?” “He exhausted us,” the student responded without hesitating. “I hated him. He made us fight wars with Israel, which we always lost. He consumed Egypt’s energy in order to be the leader of the Arab world, the African continent and the Third World. Under the guise of socialism, he created widespread poverty. Without him, we will be able to breathe and return to normalcy. He tired us out.”

I was invited to a dinner at one of Sadat’s seven brothers’ houses. I asked, “Your brother is still visiting Abdul Nasser’s grave every Friday and cries. Did he like Abdul Nasser a lot?” He answered, “He is not praying there. He is cursing him for the state of Egypt he brought about. He has left a huge wreck behind, both monetarily and spiritually.”

From Sadat to Mubarak

Until Anwar Sadat was killed by a radical Islamist in October 1981, his 11 years in office brought about a complete shift in policy from Nasser’s reign. He negotiated with Israel and compromised with the U.S., which led to new policies for Egypt. Meanwhile, he fired some of Abdul Nasser’s leftist ideologists (Ali Sabri, Muhammed Faik, etc.).

Afterwards, I visited Egypt twice to interview Hosni Mubarak. His personality was colorless compared to Abdul Nasser and Anwar Sadat. However, the politics he ascribed to were 100 percent consistent with international opinion. He was able to manage Israel, Palestine, the U.S. and the Arab dynasties simultaneously. Domestically, he stimulated tourism and industry and allowed foreign capital to enter Egypt.

Weary of 30 Years

Thirty years of despotic administration is tedious, regardless of whether it is good or not. In countries where problems are beyond fixing, like Egypt, society is like a ticking time bomb. In other words, internal dynamics weigh the same as consistency with external conjuncture.

Neither the anti-Mubarak protesters nor the looters in Cairo are aware of what type of administration awaits them. Most likely, decision makers in America and Israel have had similar restless nights with Mubarak.

In the case of Egypt’s foreign policy, its relation to the rest of the Middle East will change. For Mubarak, the best death for despots is death while still in office. History has proven that overthrown despots’ hidden secrets surface once they are ousted.




Mısır'ın ekseni kayarsa İsrail ve ABD ne yaparlar?..
Cemal Abdülnasır'ın ölümü ertesinde Enver Sedat Mısır Devlet Başkanı olmuştu.
Bizde de 12 Mart 1971 darbesi yapılmış ve Demirel Başbakanlıktan istifa ettirilmişti.
Nisan ayında Kahire'deydim.
Arap dünyasının yeni liderleri olan Mısır'ın Sedat'ı, Libya'nın Kaddafi'si ve Sudan'ın Numeyri'si ile röportajlar yapmak üzere yola düşmüştüm.
1970'in eylülünde ölen Abdülnasır'ın arkasından kitlelerin nasıl bir mateme girdiği hâlâ hatırlardaydı.
Kahire Üniversitesi'nden bir grup gençle birlikte bir kahvehanede oturmuştuk. Onlar da Abdülnasır'ın cenazesinde feryatlar atan, üstlerini başlarını parçalayan kalabalıkların arasındaydılar.
Birine sordum.
- Çok mu seviyordun Abdülnasır'ı? Onun yerinin doldurulamayacağını mı düşünüyorsun?

Bizi çok yordu
Hiç düşünmeden cevaplamıştı sorumu:
- Ondan nefret ediyordum. İsrail'le savaşlara soktu bizi ve hep yenildik. Arap dünyasının liderliği, Afrika kıtasının liderliği ve 3'üncü Dünya'nın liderliği için harcadığı çabalar yüzünden Mısır'ın enerjisini ziyan etti. Sosyalizm adı altında yoksulluğu yaygınlaştırdı.
Onun yokluğunda biraz nefes alıp, kendimize dönebileceğiz. Çok yordu bizi.
Yeni Devlet Başkanı Sedat'ın kardeşlerinden birinin (yedi kardeştiler) evinde akşam yemeğine davetliydim.
Ona da sordum:
- Ağabeyin her cuma Abdülnasır'ın mezarını ziyaret edip gözyaşı döküyor hâlâ... Çok mu severdi Abdülnasır'ı?
O da bir önce sözünü ettiğim genç gibi konuştu:
- Aslında o dua etmiyor orada... Mısır'ı düşürdüğü durumdan ötürü herhalde lanet okuyordur Abdülnasır'a... O maddi ve manevi açılardan tam bir enkaz bıraktı gerisinde...

Sedat'tan Mübarek'e
Enver Sedat kökten İslamcı bir yüzbaşı tarafından öldürüldüğü 1981'in Ekim'ine kadar geçen 11 yılda, Nasır'ın tam tersi bir yol izledi.
İsrail'le anlaştı, Amerika ile uzlaştı, yorgun Mısır'a nefes aldırmak için tüm politikaların yolunu açtı.
Bu arada Abdülnasır'ın sol kesimden ideologları sayılan isimleri (Ali Sabri, Muhammed Faik, v.b.) tasfiye etti.
Şimdiki Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'le röportaj yapmak için de iki kez ziyaret ettim daha sonra Mısır'ı.
Abdülnasır'dan da Enver Sedat'tan da daha renksiz bir kişiliğe sahipti.
Ama dış konjonktüre tam olarak uyumlu bir Mısır siyaseti üretmişti.
Hem İsrail'i, hem Filistinlileri, hem Amerika'yı, hem Arap hanedanlarını idare edebiliyordu.
İçeride de turizmi, endüstriyi canlandırmış, yabancı sermayeye iyice açmıştı Mısır'ı.

30 yılın bıkkınlığı
Ama anlaşılıyor ki despotik bir yönetim ne yaparsa yapsın 30 yıl sonra bıkkınlık veriyor.
Ayrıca Mısır gibi çözüm bekleyen sorunları çözümlenenlerden çok daha hızlı artan Mısır gibi ülkelerde, toplum bir kıvılcımla patlamaya hazır haldedir.
Yani iç dinamiklerin ağırlığı dış konjonktüre uyumla eş değerdedir.
Kahire'de, İskenderiye'de ve diğer kentlerde sokakları dolduran, Mübarek'in gitmesini isteyen ve aralarında hem yağmacıların hem de provokatörlerin bulunduğu kalabalıklar, bundan sonra Mısır'ı nasıl bir yönetim tarzının beklediğini ne biliyorlar ne de hesap ediyorlar.
Ama herhalde İsrail'deki ve Amerika'daki karar merkezleri Mübarek'ten daha huzursuz ve uykusuz geceler yaşamaktalar.
Mısır'ın dış politikadaki ekseni kayarsa, tüm Ortadoğu'nun dengeleri değişecektir.
Mübarek'in öyküsüne gelince.
Tüm despotlar için en sağlıklı ölüm iktidardayken gelen ölümdür.
Devrik despotların iplikleri yaşarlarken pazara çıkar.
This post appeared on the front page as a direct link to the original article with the above link .

Hot this week

Germany: The Tariffs Have Side Effects — For the US Too*

Germany: The Art of Strategic Flattery

Ireland: We Must Stand Up to Trump on Climate. The Alternative Is Too Bleak To Contemplate

Germany: The President and His Private Army

Ireland: Irish Examiner View: Would We Miss Donald Trump and Would a Successor Be Worse?

Topics

Germany: The Tariffs Have Side Effects — For the US Too*

Ireland: We Must Stand Up to Trump on Climate. The Alternative Is Too Bleak To Contemplate

Canada: Carney Takes Us Backward with Americans on Trade

Thailand: Appeasing China Won’t Help Counter Trump

Poland: Ukraine Is Still Far from Peace. What Was Actually Decided at the White House?

Ireland: Irish Examiner View: Would We Miss Donald Trump and Would a Successor Be Worse?

Canada: Minnesota School Shooting Is Just More Proof That America Is Crazed

Related Articles

Turkey: America Is on Pins and Needles: Who Will Win?

Israel: Trump Wants To Sell Warplanes to Turkey and This Is Bad News for Israel

Turkey: Predecessors’ Fate Looms over Trump’s Dangerous Path

Turkey: Rift in the Trans-Atlantic Alliance Is Growing

Turkey: Unreliable Ally: Will NATO Be Dissolved During Trump’s 2nd Term?