While I was working on this article yesterday, the election results were not finalized; partly because of the time difference on the west coast, and partly because the votes were still being counted. It was, however, clear that the Democrats and President Obama were seriously defeated. But … there is no reason to see this defeat as a game changer. Furthermore, no one should conclude that Barack Obama will not be sitting in the Oval Office two years from now, after the next presidential election. Why?
First of all, the defeat was not as bad as most people thought it would be, even though the Republicans had the majority with 60 seats. Contrary to expectations, the Democrats had the majority in the U.S. Senate. Usually, both the Senate and the House change leaders in elections. Therefore, the fact that Democrats have more weight in the Senate will be in favor of Obama and help him maneuver things from a better position.
On the other hand, the Republicans will surely be working against the Democrats, especially with the influence of the tea party, which is known to be much more conservative than the Republicans. Any other scenario would be against the nature of politics. Although, the Republicans are not as strong an opponent as they look, as they are facing serious conflicts among themselves. It is a known fact that they all have different views on the various reforms Barack Obama initiated, like healthcare and tax reforms. They are also not too fond of the extreme acts of the tea party.
Even though Barack Obama is not in a very advantageous position right now, given the instability of the Democrats' opponents, it is hard to conclude that he is coming to an end.
We should also keep in mind that George Bush and Bill Clinton were also defeated in the midterm elections but were able to turn things around and extend their lease at the White House. Why couldn't Barack Obama do the same thing? He can. Therefore, we should not conclude anything based on the results of the midterm elections, and note that it is very possible that Barack Obama will gain the trust of the nation again.
Nasıl bir Obama yenilgisi?
DÜN ben bu satırları yazarken kısmen Pasifik sahilindeki saat farkından, kısmen de sayımların tamamlanmamasından dolayı Amerikan ara seçimlerindeki sonuçlar henüz tam olarak kesinleşmemişti.
Ancak yine de Demokrat Parti’nin, yani aslında Başkan Obama’nın ciddi bir yenilgiye uğradığı su götürmüyordu.
Fakat yukarıdaki yenilgiyi çok da abartarak bir hezimetten söz etmenin âlemi yok!
Hele hele, dereyi görmeden paçayı sıvamanın ve iki yıl sonra gerçekleşecek yeni Beyaz Saray oylamasında Barack Obama’nın tekrar oval ofis koltuğuna oturamayacağına dair kehanette bulunmanın hiç anlamı yok!
Neden?
EN önce şundan ki, aslında mağlubiyet tahmin edilenden daha az fireyle noktalandı.
“Şom ağızlılar”ın dil pelesengi ettiği felaket senaryosu sandığa tam olarak yansımadı.
Kabul, altmış sandalyelik bir skor yapan Cumhuriyetçi Parti Temsilciler Meclisi’ndeki çoğunluğu tabii hiç tartışmasız biçimde kazanmış oldu.
Lâkin yine o “şom ağızlı” öngörülerinin aksine, Demokratlar üyeler Kongre’nin diğer organını oluşturan Senato’da ağırlığı korudular.
Oysa istisnalar hariç, ABD siyaset geleneğinde genel olarak iki kurum birden el değiştirir.
Dolayısıyla, bunlardan birisinin şu an hâlâ Obama destekçisi kalması Başkan’ın manevra marjını önceden sanıldığı ölçüde daraltmayacak ve kısmi bir ferahlık payı bırakmaya devam edecektir.
ÖTE yandan, Temsilciler Meclisi’ndeki yeni Cumhuriyetçi çoğunluğun; üstelik de kendisinden bile çok daha sağ saflarda yer alan ve en azından ultra-muhafazakâr diye adlandırılması gereken şu evlere şenlik “Çay Partisi”nin manevi baskısı altına girecek olan o Cumhuriyetçi çoğunluğun, Washington’daki Demokrat yönetimin tekerine çomak sokmaktan çekinmeyeceği tabii ki doğrudur.
Tersi beklenemez ve maddenin tabiatına aykırı düşer.
Ancak bunun yanı sıra, söz konusu Cumhuriyetçilerin yekpare bir blok oluşturmadığı ve iç bünyede ciddi çelişkiler yansıttığı da bir o kadar doğrudur.
Fil amblemli muhalif parti üyelerinin, başta Barack Obama’nın hayata geçirdiği sağlık sigortası reformu olmak üzere muhacerat, vergilendirme ve bütçe açığı konularında birbirleriyle ayrı telden çaldığı bilinen bir vakıadır.
Hele hele “Çaycılar”ın (!) şirretliği karşısında o Cumhuriyetçilerin bazen saçlarını ve başlarını yolduğu diğer bir vakıadır.
İşte bu yüzden de, dünden beri işi geçmiş iki seneye oranla fazlasıyla zorlaşmış olsa bile, zaten veto yetkisi bulunan siyahî Başkan’ın daha şimdiden “topu çektiği” (!) yönünde bir tahminde bulunmak münemcimbaşılıktan öteye gidemez.
DİĞER taraftan, unutmayalım ki George Bush da, Bill Clinton da “yarım yol” tabir edilen böylesine ara seçimlerde yenilgiye uğramalarına rağmen durumu tekrar toparlamış ve iki yıl sonraki oylamalarda Beyaz Saray’a kiracılık kontratını yeniden uzatmışlardı.
Barack Obama’nın aynı şeyi gerçekleştiremeyeceğine dair gökten ayet mi indi?
Asla!
Dolayısıyla, salı günkü yenilgiyi izafileştirmek ve özellikle iktisadi konjonktürün iyiye gideceğini varsayarak, Obama’ya olan güvenin de tazelenebileceğini düşünmek gerekiyor.
This post appeared on the front page as a direct link to the original article with the above link
.