Türkiye üzerine iki farklı analiz
WASHINGTON
Son zamanlarda Washington’da yapılan Türkiye analizlerinde göze çarpan iki temel nokta var. Birincisi Avrupa Birliği’ne Türkiye’yi dışlayıcı tavrı nedeniyle kızgınlık. Bu noktayı geçtiğimiz haftalarda hem Savunma Bakanı Robert Gates hem de bizzat Başkan Barack Obama İtalyan basınına verdiği bir demeçte dile getirdi. İkinci husus ise, Türkiye’nin son zamanlarda kendine çok güveniyor olmasının getirdiği artılar ve eksiler. Bu iki noktaya daha detaylı bir şekilde değinmeden önemli bir tespit yapmak gerekiyor: Türkiye artık geçmişte hiç olmadığı kadar Amerikan dış politikasının gündeminde. Washington’da gerek Obama yönetimi nezdinde, gerekse entelektüel tartışmalar bağlamında Türkiye’ye olan ilgi her gün biraz daha artıyor. Mesela eskiden Washington’daki düşünce kuruluşlarında Türkiye üzerine çalışan sadece bir veya iki Amerikalı uzman varken, şimdi birçok düşünce kuruluşu Türkiye üzerine yeni programlar başlatıyor. Türkiye üzerine kafa yoran Amerikalı uzmanların sayısı hızla artıyor. Buna bağlı olarak her ay Türk dış politikası konusunda farklı düşünce kuruluşlarından uzun raporlar çıkıyor. Ve tabii ki Amerikan basını eskiye oranla Türkiye ile çok daha yakından ilgileniyor.
Peki, neden bu kadar ilgi var Türkiye’ye? Cevap gayet basit: Türkiye artık Ortadoğu’nun gündeminde. Bu bölgede en yeni ve en önemli oyunculardan biri artık Ankara. Ortadoğu ise İran ve İsrail nedeniyle her zaman olduğu gibi Washington’un gündeminde. Ankara’nın İran konusundaki tavrı ve de Mavi Marmara sonrası İsrail’le yaşadığı kriz, Türkiye’yi Ortadoğu’nun merkezine çekmiş durumda. Buna bağlı olarak Amerikan kamuoyunda artan bir Türkiye ilgisi var. Bu yeni durum bir yandan Obama yönetimini Türkiye konusunda daha fazla yorum yapmaya zorlarken, diğer yandan da Washington’daki düşünce kuruluşlarını Türk dış politikası konusunda daha ciddi çalışmalar yapma yönünde teşvik ediyor.
Sonuç olarak ortaya çıkan analizde bahsettiğimiz iki nokta önem kazanıyor. Obama yönetiminin Türkiye’nin İran politikasından hoşlanmadığı ortada. Ama bu konuda öfkeli bir şekilde “Türkiye İslamcı bir dış politika izliyor” veya “eksen kayması yaşanıyor” gibi yorumlar yapmak yerine hem Obama, hem Gates basına verdikleri demeçlerde, “Türkiye Batı ile beraber hareket etmiyor çünkü Batı Türkiye’yi yeterince kucaklamıyor, özellikle de AB üstüne düşeni yapmıyor” diyorlar. Yani suçlayıcı olmak yerine, “Acaba neden Türkiye bu şekilde davranıyor?” diye soruyorlar ve cevap olarak Türkiye’nin Batı konusundaki hayal kırıklığına, ülkedeki milliyetçi tepkiye ve toplumsal dinamiklere bakıyorlar. Türkiye’yi suçlamak yerine, bir bakıma Avrupa’ya kızarak Türk halkı ile empati kuruyorlar denebilir.
Bunun yanında, Washington’da son zamanlarda revaçta olan başka bir analiz, Türkiye’deki siyasi dinamiklere oldukça farklı bir açıdan bakıyor. Bu kesim Türkiye’de artık çok ciddi bir özgüven görüyor. Batı’ya karşı bir mağduriyet veya tepki yerine, tam tersine Türkiye’nin yükselen bir bölgesel güç olarak kendini Batı’dan daha üstün hissettiği seziliyor. Böyle düşünenlerin ortak paydası Türkiye’deki ekonomik dinamiklere bakıyor olmaları. Son dönemde Avrupa ciddi bir finansal kriz yaşarken, Türkiye’nin yükselmekte olan kalkınma hızı, sağlam makro-ekonomik verileri ve bütçe dengesi gözden kaçmıyor. Sonuç olarak, Batı’nın artık yeni ve daha güçlü bir Türkiye ile karşı karşıya olduğu ve bu yeni Türkiye’nin kendi ekonomik ve diplomatik çıkarlarını Batı’dan gelecek baskılara fazla aldırmadan kendi ulusal öncelikleri çerçevesinde izleyeceği yorumu oldukça revaçta. Bu yeni Türkiye’nin Amerika ve Avrupa için ne tür artılar ve ne tür eksiler getireceği Washington’da önümüzdeki dönemde ciddi bir tartışma başlatacak gibi görünüyor.
Leave a Reply
You must be logged in to post a comment.