Hillary Clinton Will Meet with Kılıçdaroğlu

Published in Milliyet
(Turkey) on 17 January 2011
by Aslı Aydıntaşbaş (link to originallink to original)
Translated from by Esin Efe. Edited by Mark DeLucas.
American secretaries of state rarely find the time to meet with leaders of the opposition party in the countries they visit. But Turkey is no ordinary country. And Hillary Clinton is no ordinary secretary of state. In her upcoming visit to Turkey, scheduled for Feb. 7, the U.S. secretary of state plans to meet with Prime Minister Erdoğan and Secretary of State Ahmet Davutoğlu, as well as the new leader of the CHP, Kemal Kılıçdaroğlu. Hillary Clinton’s visit carries importance not only for the CHP, but also for Turkish-American relations, which have experienced turbulence over the last few years.

Hillary Clinton, who was invited by Ankara some time ago, intends to meet with some of Istanbul’s non-governmental and cultural organizations as well. Clinton was also invited to the ambassadors summit that took place in Erzurum last week, but could not attend due to her visit to the Middle East. This time, Clinton’s agenda includes restoring the confidence of Prime Minister Tayyip Erdoğan, who was especially offended by the WikiLeaks documents; Iran’s nuclear program; the government crisis in Lebanon; and issues involving Iraq, Afghanistan and Cyprus.

Emphasis on Democracy

The meeting with the CHP aims to send the message that Turkish-American relations are not limited to the AK Party and that the United States gives credence to Turkish democracy. From Kılıçdaroğlu’s point of view, being in the same photo with Clinton is symbolic for a different reason. The CHP leader places importance in the photo because it will give the sense that he is a leader who is taken seriously by the international community. It also separates him from Baykal-era foreign policy, which was dubbed by the West to be “isolationist” and “anti-Western” for years.

American sources have stated that although Clinton’s schedule was not finalized, they have been in touch with the CHP and that Clinton intends to meet with them. CHP sources have confirmed this.

The “Red Book” at the CHP

When Kılıçdaroğlu meets with Clinton, he will have the chance to explain the party’s foreign policy priorities and the new CHP doctrine, which was prepared by retired ambassadors at the CHP, Osman Korutürk and Faruk Loğoğlu. This new text defines a Turkey that is more oriented toward Europe and is looking to strengthen its relationship with the West, while at the same time embracing its role as a regional leader in the Middle East.

The CHP administration believes that the perception of the CHP being “anti-Western,” which has been cemented in the past few years, needs to change.

Post-storm with Washington

However, there are points in the new CHP doctrine that differ from the AKP’s foreign policy vision. According to sources familiar with the text — which will also be discussed in the Central Executive Board meeting — “The goal is not to just criticize the government. However, as a social-democratic party, we believe that foreign policy should be more transparent, more realistic, and that it should essentially be based on democratic values like human rights and gender equality.”

Ties between Washington and Ankara had almost been put on hold at the beginning of last summer after the Mavi Marmara crisis and the subsequent Turkish vote against U.N. sanctions on Iran. As WikiLeaks documents have made clear, there is widespread belief in the U.S. administration that Turkey is going through a “shift of axis.” Congress, which seriously influences foreign policy, has had a reactive attitude toward the AK Party administration, especially since the Mavi Marmara crisis. However, Washington’s concern is not only Turkey shifting its axis. Despite everything, being aware that Turkey is an important actor in the region, the Americans do not want to have Turkey against them, especially on topics like Iran and Iraq, or push them further away from the West. The U.S. administration is not unhappy about the AK Party’s leadership ambition in the region. However, they are uncomfortable that AK leadership seems “too close” to the Iranian administration and Hamas, and “too far” from the consensus of the Western alliance on issues such as the missile shield or enforcement.

It is well-known that despite there being a similarity of views between the AK Party government and Washington on issues such as Iraq and Lebanon, the relationship can no longer be defined as a “strategic partnership.” Turkey has the confidence to act both with and against the U.S.

Clinton’s visit comes at a time when the two nations are both far and close — both allies and regional competitors.



Amerikan dışişleri bakanları, gittikleri ülkelerde nadiren muhalefetle bir araya gelecek zaman bulur. Ancak Türkiye sıradan bir ülke değil, Hillary Clinton da sıradan bir dışişleri bakanı değil.
ABD Dışişleri Bakanı’nın 7 Şubat’ta yapacağı Türkiye gezisinde, Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu yanında yeni CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile de bir araya gelmeyi planlıyor. Hillary Clinton’un gezisi, sadece CHP açısından değil son yıllarda inişli çıkışlı seyreden Türk-Amerikan ilişkileri cephesinde de büyük önem taşıyor.
Uzunca bir süredir Ankara tarafından davet edilen Hillary Clinton, sadece Ak Parti ve CHP değil aynı zamandaİstanbul’da sivil toplum ve kültürel kuruluşlarla da bir araya gelme niyetinde. Dışişleri tarafından geçen haftaErzurum’daki büyükelçiler zirvesine de davet edilen Clinton, Orta Doğu ziyareti nedeniyle bu zirveye katılamamıştı. Bu kez Clinton’un gündeminde, Wikileaks yayınlarından özellikle rahatsız olan Başbakan Tayyip Erdoğan’la güven tazelemek, İran’ın nükleer programı, Lübnan’daki hükümet krizi, Irak, Afganistan ve Kıbrıs konularını masaya yatırmak var.
Demokrasi vurgusu
CHP’yle temas ise, Washington açısından Türk-Amerikan ilişkilerinin sadece Ak Parti’ye endeksli olmadığı ve ABD’nin Türk demokrasisine önem verdiği mesajını vermeyi amaçlıyor.
Kılıçdaroğlu açısından ise Clinton’la aynı karede fotoğraf vermek başka bir sembolizm taşıyor. CHP lideri ise bu fotoğrafı, global düzlemde ciddiye alınan bir lider olduğu algısı yaratacağı için ve aynı zamanda Batı’da yıllardır “izolasyonist” ve “Batı karşıtı” damgası yemiş olan Baykal dönemi dış politikasından ayrıştıracağı için önemsiyor.
ABD’li kaynaklar, henüz Clinton’un programı netleşmemiş olsa da CHP’yle öntemasın sağlandığını ve Clinton’un böyle bir niyeti olduğunu vurguladı. CHP kaynakları da bunu doğruladı.
CHP’de “kırmızı kitap”
Kılıçdaroğlu Clinton’la bir araya geldiğinde, CHP’de emekli büyükelçiler Osman Korutürk ve Faruk Loğoğlu tarafından hazırlanan ve partinin dış politika önceliklerini belirleyen yeni CHP doktrinini de ABD başkanına anlatma imkanı bulacak. Bu yeni metin, Avrupa’ya ilerleyen, Batı’yla bağlarını güçlendiren ancak aynı zamanda Orta Doğu’daki bölgesel liderlik rolünü sahiplenen bir Türkiye vizyonu çiziyor.
CHP yönetimi, özellikle son yıllarda yerleşen CHP’nin “Batı-karşıtı” olduğu algısının değişmesi gerektiğine inanıyor.
Washington’la fırtına sonrası
Ancak yeni CHP doktrininin AK Parti dış politika vizyonundan ayrıldığı noktalar da var. Bu hafta MYK’da tartışılacak olan metnin içeriğinden haberdar olan kaynaklar, “Amaç sadece hükümeti eleştirmek değil. Ancak biz sosyal demokrat bir parti olarak dış politikanın daha şeffaf, daha gerçekçi ve özünde insan hakları ve kadın-erkek eşitliği gibi çağdaş demokratik değerlere dayanması gerektiğine inanıyoruz” dedi.
Washington ve Ankara arasındaki bağlar, bu yaz başında Mavi Marmara krizi ve hemen ardından Türkiye’nin BM’de İran’a yaptırım tasarısına “Hayır” oyu vermesiyle duraksama devresine girmişti. Wikileaks belgelerinin gözler önüne serdiği gibi, ABD yönetiminde Türk dış politikasında “eksen kayması” yaşandığı görüşü yaygın. Dış politikada ciddi ağırlığı olan Kongre ise, özellikle Mavi Marmara krizinden sonra AK parti yönetimine tepkili bir tavır sergiliyor.
Ancak Washington’un tek kaygısı Türkiye’de eksen kayması değil. Amerikalılar, her şeye rağmen Türkiye’nin kendi bölgesinde önemli bir aktör olduğunun bilinciyle, özellikle İran ve Irak konularında Ankara’yı karşılarına almak, Batı’dan iyice kopmasına itmek istemiyorlar.
ABD yönetimi, AK parti’nin kendi bölgesindeki liderlik hırslarından şikayetçi değil, ancak bu liderlik rolünün İran rejimine ve Hamas’a “fazla yakın”, füze kalkanı ya da yaptırım gibi konularda Batı ittifakındaki konsensüsten “fazla uzak” gözükmesinden rahatsız.
Irak ve Lübnan gibi konularda AK Parti hükümeti ve Washington arasında konjonktürel olarak görüş birliği olsa da, iki başkentte de artık ilişkinin “stratejik ittifak” diye tanımlanamayacağı, Türkiye’nin yeri geldiğinde ABD’yle birlikte, yeri geldiğinde karşısında yer alacak özgüvene sahip olduğu bilinci var.
İşte Clinton’un gezisi, bu hassas dengede iki başkentin hem uzak hem yakın, hem müttefik hem bölgesel rakip olduğu bir döneme denk geliyor.
This post appeared on the front page as a direct link to the original article with the above link .

Hot this week

Topics

Poland: Meloni in the White House. Has Trump Forgotten Poland?*

Germany: US Companies in Tariff Crisis: Planning Impossible, Price Increases Necessary

Japan: US Administration Losing Credibility 3 Months into Policy of Threats

Mauritius: Could Trump Be Leading the World into Recession?

India: World in Flux: India Must See Bigger Trade Picture

Palestine: US vs. Ansarallah: Will Trump Launch a Ground War in Yemen for Israel?

Ukraine: Trump Faces Uneasy Choices on Russia’s War as His ‘Compromise Strategy’ Is Failing

Related Articles

Turkey: America Is on Pins and Needles: Who Will Win?

Israel: Trump Wants To Sell Warplanes to Turkey and This Is Bad News for Israel

Turkey: Predecessors’ Fate Looms over Trump’s Dangerous Path

Turkey: Rift in the Trans-Atlantic Alliance Is Growing

Turkey: Unreliable Ally: Will NATO Be Dissolved During Trump’s 2nd Term?