Obama ikinci dönemine başlarken dış politika alanında iki konuya öncelik vermek niyetindeydi. Birincisi Asya- Pasifik bölgesine daha çok zaman ayırmak. İkincisiyse Ortadoğu’daki sorunlara saplanıp kalmamak. Evdeki hesap pek çarşıya uymadı diyebiliriz. ABD dış politikasında İran, Suriye, Arapİsrail meselesi halen Çin ve Doğu Asya’ya oranla çok daha ön planda. Obama tam olarak ne Ortadoğu’dan uzaklaşabiliyor, ne de Asya’ya odaklanabiliyor. Geçtiğimiz ay bütçe krizi ve devlet kurumlarının geçici olarak kapatılması nedeniyle Obama Asya-Pasifik bölgesine çok istediği bir ziyareti gerçekleştiremedi. Sağlık sigortası konusunda yapılan amatörce hatalar nedeniyle şu anda başkanlık döneminin en düşük kamuoyu desteğine sahip Obama, öyle gözüküyor ki, Asya- Pasifik ziyaretini daha bir süre gerçekleştiremeyecek.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi geçen hafta Doğu Çin Denizi bölgesinde beklenmedik bir şekilde sular ısınmaya başladı. Çin Savunma Bakanlığı geçen hafta bir açıklama yaparak bu bölgede yeni bir hava savunma sahası oluşturduğunu dünyaya duyurdu. Bu yeni hava savunma sahasına girecek uçaklardan Çin’in haberdar edilmesi gerektiğini belirten Çin, bütün yabancı uçakların kendilerini tanıtmaları ve Çin’in uyguladığı kurallara uymaları gerektiğini hatırlattı.
Japonya, ABD ve Güney Kore ise Çin’in bu yeni hava savunma sahasını kabul etmeyeceklerini duyurdu. ABD, bu tek taraflı kararı kabul etmediğini göstermek amacıyla bölgede iki B-52 bombardıman uçağını uçurdu. Öte yandan fazla risk almamak ve de özellikle sivil havacılık konusunda gereksiz bir kazaya sebep vermemek için Washington yönetimi, Amerikan havayolu şirketlerine, Çin’in yeni ilan ettiği hava savunma sahasına girmeden önce Çinli yetkililere bildirimde bulunmalarını tavsiye etti. Amerikalı yetkililer, bu tavsiyenin ABD’nin Çin’in yeni hava sahasını kabul ettiği anlamına gelmediğini de söylemeyi ihmal etmediler.
Bütün bu gelişmeleri nasıl okumak gerekiyor? Aslında bu bölgedeki gerginlik Japonya denetimi altındaki tartışmalı adalar üzerinde devriye gezen Çin’e ait savaş uçakları nedeniyle pek de yeni değil. Ama yeni olan Çin’in bu derecede sert ve keskin politikalar izleyerek tansiyonu yükseltiyor oluşu. Çin Komünist Partisi ve ülke liderliğindeki yeni kadrodan daha yapıcı politikalar bekleyenler şaşırmış durumda. Bazı uzmanlar, Çin’in ekonomideki performans düşüklüğü nedeniyle artacak olan yeni bir milliyetçi popülist döneme girdiğinden bahsediyorlar.
Obama yönetimi açısından bu gelişmelerin zamanlaması son derece talihsiz. Önümüzdeki hafta bölgeyi ve Çin’i ziyaret edecek olan Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın ABD- Çin arasında yeni ekonomik işbirliği alanlarının geliştirilmesi üzerinde durması bekleniyordu. Oysa şimdi bu hava savunma sahası konusu diğer birçok meselenin önüne geçmiş durumda. Asıl mesele ABD’nin Çin konusunda bundan sonra nasıl bir strateji izlemesi gerektiği. Yaklaşık 20 yıldır bu strateji eşzamanlı bir “ekonomik angajman ve askeri tecrit (containment)” politikası üzerine kuruluydu. Halen Çin’e ekonomik açıdan bağımlı durumda olan ABD ekonomisi için ekonomik angajmandan vazgeçmek imkânsız gibi. Öte yandan askeri açıdan gittikçe güçlenen ve sertleşen bir Çin karşısında askeri tecrit kaçınılmaz olarak ekonomik angajmanı da tehlikeye atacak gibi gözüküyor. Ortadoğu’dan bir türlü çıkamayan Obama’nın artık bir an evvel Asya- Pasifik konusunda daha fazla mesai yapması gerekiyor.
Leave a Reply
You must be logged in to post a comment.