Amerika Birleşik Devletleri’nin birçok kentinde kaos bitmek bilmiyor. Siyahi Amerikalı George Floyd’un öldürülmesi sonrası başlayan protestolar, bazı şehirlerde halen devam ediyor. Ancak biraz iş çığırından çıkmış durumda.
Oregon eyaletinin en büyük şehri olan Portland’ta polis şiddeti ve ırkçılığa karşı gösteriler iki aydır devam ediyor. Ancak Başkan Donald Trump, protestocuların bazı sokaklarda özerklik ilan etmesi ve kamu binalarına saldırmasından ötürü yerel eyalet yöneticilerini suçlayıp, federal kolluk birimlerini kente yolladı. Trump, protestocuların daha da ileri gidip kentin mahkeme binasını ateşe vermesi, Demokrat Eyalet Valisi ve Belediye Başkanı’nın bu artan olaylara müdahale etmemesi üzerine de “Operasyon Efsane” adlı bir karar açıklayarak, şiddetin arttığı kentlere federal güçleri yollayacağını ilan etti. “Operasyon Efsane” adıysa, Kansas City’deki şiddet olayları sırasında evinde uyuduğu sırada kendisine isabet eden bir kurşunla hayatını kaybeden 4 yaşındaki LeGend (Efsane) Taliferro’dan geliyor.
Bunun üzerine Oregon Bölge Mahkemesi Yargıcı Michael Simon, Portland’a sevk edilen federal polise karşı “uzaklaştırma emri” çıkardı. Yani düşünebiliyor musunuz, federal yönetim ile yerel yönetim arasındaki karşılıklı çekişmeyi?.. Başkan Trump, güç göndermekle, haklı olarak “Asayişi ağlayamıyorsanız, ben kendim sağlayacağım!” diyordu. Aslında burada Trump’ın siyasi bir amacı da yok. Zira, Oregon eyaletinin valisi, 2 senatörü ve 4 Temsilciler Meclisi üyesi de Demokrat kökenli. Yani Trump’ın bu kararı oy için almadığı net. Buna karşılık Trump, kesinlikle kendi seçmenine “Bakın Demokratların olduğu yerde huzur kalmadı, ben Polisin yanındayım, gerekli müdahaleyi yapıyorum mesajını” veriyor.
Başka eyaletler de var
Peki sadece Portland’ta mı kaos var? Hayır! Missouri eyaletinin Kansas City kentinde, Illinois’in en büyük kentlerinden Chicago’da ve New Mexico’nun Albuquerque kentinde ciddi şiddet olayları sürüyor. O nedenle Başkan Trump, bu şehirlere de federal kolluk birimlerini yollayacağını açıkladı.
Yapılan yayınlanan istatistiklere göre 25 önemli büyük kentte cinayet suçlarında çift haneli rakamlarda artış var. Chicago’da bu yılın ilk 6 ayında, geçen yılın aynı dönemine oranla cinayet vakalarında yüzde 51 artış yaşanmış. Bu kentte 414 cinayet, 1653 silahla yaralama vakası gerçekleşmiş. Chicago’da geçen hafta sadece bir gecede 15 kişinin yaralandığı silahlı çatışma yaşanmıştı! New York’a baktığımızda ise, geçen yıla göre cinayet vakalarında yüzde 23 artış var. Kentte insanların, gündüz vakti belli bölgelerde araç içindeyken bile silahlarına mermi doldurduğunu, protestolarda polise karşı ciddi şiddet kullanıldığını görmeye başladık. Bununla birlikte New York Belediye Başkanı Bill De BlaSio’nun, kentin Emniyet Müdürlüğü’nün yıllık bütçesinden 1 milyar dolar kesinti yaptığını, bunun polis tarafından tepkiyle, kendi seçmeni tarafından ise memnuniyetle karşılandığını hatırlatalım. Bu tarz polisi cezalandıran kararlara, Trump yönetiminde de ciddi tepki var.
John Jay College’dan Prof. Christopher Herman, ABD genelinde suç oranlarının artışını, yaz döneminde insanların daha çok dışarıda olmasına, polise olan güvensizliğe ve ırkçılığın tavan yapmasına bağlıyor. Ayrıca suç işleme potansiyeli olan kişilerin uzun süre Kovid-19 nedeniyle eve kaldığını ve “biriken suçlar” olduğuna da dikkat çekiyor.
ABD’nin birçok şehrinde şiddet ve suç oranlarının politize edilmiş şekilde arttığını görmeye devam edeceğiz Ama gerçek olan Başkan Trump’un kendi açısından haklı olduğu. Yerel yönetime, “Kenti sen koruyamıyorsan, ben korurum!” mesajını güçlü şekilde vermeye çalışıyor.
Dedeağaç’ta Yunan tahriki mi?
Türkiye’nin Navtex ilanıyla Doğu Akdeniz’de gerilim artarken, Pentagon, Türkiye sınırlarına 30 km uzaklıktaki Dedeağaç’ta askeri üs ve tesisleri aktif hale getirmiş durumda. Bu üslerden NATO’nun da yararlanacağı belirtilmekle birlikte, yakın zamanda “Amerikan askeri gemisi limana yaklaşırken, Bizans ve Yunan bayrakları kullandı” haberi ortaya atılmıştı. Ancak hem kendi kaynaklarım hem de Washington D.C’de konuştuğum resmi kaynaklar, bu haberin doğru olmadığını ortaya koydu. Öncelikle gemi, ABD donanmasıyla sözleşmeli çalışan Amerikan nakliye şirketinin. Yani ABD donanmasına ait değil. Ayrıca, Bizans ve Yunan bayrağını çeken de bir Yunan römorkörü. Bu ufak gemi de, ABD’li nakliye gemisine eşlik ediyor. O nedenle bazen kaynakların iyi araştırılması gerekiyor.
Aslen, ABD’nin Dedeağaç’a neden üs kurma amacında olduğuna iyi bakmak gerekiyor. Washington, hem Türkiye’ye bir nebze alternatif yaratmak hem de Rusya’ya daha yakın olabileceği bir limanda bulunmak istemiş olabilir.
Bununla birlikte ABD’nin Yunanistan Büyükelçisi Geoffrey Pyatt, yakın zamanda yaptığı açıklamalarla hem Türkiye hem de Türk-Amerikan toplu içinde tepki çekti. Büyükelçi Pyatt, “Yunan adalarının kıta sahanlığı ve tüm ana kara bölgelerinde olduğu gibi münhasır ekonomik bölge haklarına sahip olduğunu” söyleyerek, Türkiye’ye “bölgelerdeki gerginlikleri artıran operasyonları durdurma” çağrısı yaptı! Yaptı yapmasına ama ne cüretle bunları söyledi, dediklerinin altına iyice bakmak lazım.
Başpiskopos istediğini alamadı!
Türk vatandaşı olan “Amerika Rum Ortodoks Başpiskoposu” Elphidophoros, Ayasofya Camii’nin ibadete açılmasından bir gün önce Beyaz Saray’a giderek ayaküstü Başkan Donald Trump ile görüştü. Trump’ın, Oval Ofisi’nde, ayağa kalkmadan sadece Başpiskoposu dinlediği görülürken, Türkiye’nin Ayasofya kararını eleştirmediğini biliyoruz. Başkan Yardımcısı Mike Pence ile de yüz yüze ayrı bir görüşme yapan Başpiskopos, deyim yerindeyse Türkiye’yi şikayet etmek için gittiği Beyaz Saray’dan Yunan-Rum lobisi adına istediğini alamadığını görüyoruz. Tek aldığı ise, Pence’in “Ayasofya’nın tüm inançlar için ilham ve tefekkür kaynağı olarak ulaşılabilir kalması” mesajıydı.
Başkan Yardımcısı Pence’e sosyal medyadan cevap veren Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç ise, “Ayasofya, tüm inançlar için açık kalacaktır. Son 500 yıldır olduğu şekilde, tarihi mozaikler korunacaktır” diyerek, ABD başkentine Türkiye’nin mesajını usulen iletmiş oldu.
Genele baktığımızda Ayasofya’nın ibadete açılması ABD medyasında yorumsuz yer bulurken, 24 Haziran günü ne Kongre ne de Dışişleri Bakanlığı’ndan bir yorum gelmedi. Zaten bu hassas kararın, dış politika sorunu yapılmaması gerektiğini, bunun Türkiye’nin kendi tasarrufu olduğunu pek çok ülke anlamış durumda.
ABD’DE GÖZDEN KAÇANLAR
– Florida, Kovid-19 vakalarında New York’u geride bırakarak, California’dan sonra ülkede en fazla vaka görülen ikinci eyalet haline geldi,
– ABD’de 100 binden fazla kişi, Kovid-19 aşısı denemelerine gönüllü oldu,
– Chicago Üniversitesi bünyesinde “NORC”un yaptığı ankete göre ABD’lilerin yüzde 75’i maske takmasını destekliyor,
– Başkent Washington D.C’nin Belediye Başkanı, Kovid-19 riski yüksek eyaletlerden gelenlere 14 gün zorunu karantina uygulayacağını açıkladı,
– ABD’de işsizlik başvuruları yeniden yükselişe geçti. Geçen hafta işsizlik başvurusu yapanların sayısı 1 milyon 400 bin oldu,
– Amerika başkanlık seçimlerinin en kilit eyaletlerinden Florida’da yeni anket sonuçları: Biden yüzde 51, Trump yüzde 38,
– Illinois eyaletinde bulunan Türkiye’nin Chicago Başkonsolosluğu’na Engin Türesin atandı,
– Türkiye ihracatçılar Meclisi (TİM), Maryland Eyalet Valiliği’ne 100 bin adet maske bağışladı
Leave a Reply
You must be logged in to post a comment.