Trump or Kamala Harris?

<--

ABD’deki başkanlık seçimleri yarışı tüm hızıyla sürüyor. ABD’nin yanı sıra tüm dünyayı etkileyecek olan sonuçlar üzerine kimse şimdilik iddialı tahminlerde bulunmuyor. Zira 2016 yılında anketlerin ve merkez medyanın tercihinin aksine sandıktan Trump çıkmıştı. Şimdi de bir sürpriz olması işten bile değil.

Ortam yine çok farklı değil.

CNN başta olmak üzere çoğunluğu Demokratları destekleyen kanallar yoğun bir propaganda yürütüyorlar.

İlk cephe tahmin edeceğimiz üzere pandemi üzerinden açılmış durumda. Ekranlarının sağ köşesini 24 saat korona verilerine ayıran televizyonların başka bir gündemi yok. Sabah akşam felaket tellallığı yapıp korku ve panik havasını körüklüyorlar.

Başkan Donald Trump da medyanın yaratılmasına büyük katkı yaptığı iklimin kamuoyunu ve devleti nasıl esir aldığını dün Twitter üzerinden şöyle tarif ediyordu:

“FDA’daki derin devlet ya da her kimlerse, aşıların ve tedavi yöntemlerinin insanlarda denenmesini ilaç şirketleri için oldukça zorlaştırıyorlar. Açıkça görülüyor ki (bu çalışmalarla ilgili) yanıtları 3 Kasım’dan sonrasına kadar ertelemeyi umuyorlar.”

***

Propagandanın ikinci gündemiyse ırkçılık. George Floyd protestoları hız kesmiş olsa da televizyonların tansiyonu halen düşmüş değil. Sokaklar kısmen sakinleşmiş olmasına rağmen kimsenin bu kullanışlı seçim gündemini terk etmeye niyeti yok gibi.

Trump’ın karşısında yarışacak olan Joe Biden’ın jokeri siyah Kamala Harris’in bu denli cilalanması boşuna değil. Her dakika ekranlarda “muazzam hayat hikayesinden” bir kesit paylaşılan Harris’in annesinin Hindistanlı, babası ise Jamaikalı olması sokaktaki siyah öfkeye hitap etmesi açısından önemli. Ancak başsavcılık sicili, sokağı domine eden radikallerin Harris’e yönelik “orta yolcu” eleştirilerini gündeme getiriyor. Harris de bu yüzden sürekli sokak protestolarında boy gösterip eylemcilere destek açıklamaları yapıyor.

***

Harris’den umulanın “bir başkan yardımcısından” beklenilenden çok daha fazlası olduğu ortada. Geçtiğimiz yıl Martin Luther King’i anma etkinliklerinde başkanlık hedefini açıklayan Harris sanki Biden’ın yerine Trump’ın karşısına çıkacak bir aday gibi.

56 yaşındaki Harris, Biden’ın sağlık sorunlarına işaret edenlere ya da seçilirse ömrünün görev süresini tamamlayamayacağı yönündeki iddialara karşılık bir garanti olarak sunuluyor.

Peki, Harris gerçekten sandıkta umulan etkiyi yaratabilir mi? Biden’ın açıklarını kapatıp Demokratlar’ın elini güçlendirebilir mi?

Sanmıyorum. Zira Trump karşıtlarının, Demokratlar’ın adayına oy vermek için ekstra bir gerekçeye zaten ihtiyaçları yok.

İkincisi ise ülkeyi yönetmek için bir kadının isminin öne çıkması, kararsız beyaz ve Cumhuriyetçi seçmenin Trump’ta karar kılmasının yolunu da açabilir.

Ha, Harris belki 2024 seçimleri için bir adaylık şansı olabilir. O da tabii Michael Obama’yı bir kez daha ikna edebilirse.

About this publication