The End of Osama

<--

El Kaide lideri Usame bin Ladin ABD güçlerinin Pakistan’da düzenlediği operasyonda “ölü” ele geçirildi.

ABD Başkanı Barack Obama, 11 Eylül saldırılarının sorumlusu olarak aranan Usame’nin sonunu, “Adalet yerini buldu” diye açıkladı. İkinci dönem başkanlık adaylığını yeni açıklayan Obama’nın “çılgın projesi” de Usame bin Ladin operasyonu oldu. 10 yıldır aranan El Kaide lideri, Pakistan’ın başkenti İslamabad’a yüz kilometre uzaklıktaki bir kasabada saklanıyormuş. Irak’ın işgali ertesinde Saddam Hüseyin de kırsal bir mekânda yakalanmıştı.

Saddam sağ olarak yakalandı ve Irak’ta yargılanarak asıldı.

Usame’ye bu şans tanınmadı!

Oysa El Kaide’yi çözebilmek için ABD Guantanamo Kampı’nda tutuklu Taliban mensuplarından elde edilecek en küçük bilgi uğruna, işkence dahil her yola başvurmuştu. Obama seçim kampanyasında Guantanamo’yu kapatma sözü vermişti. Ayrıca Bush’tan farklı olarak Irak ve Afganistan’dan çekileceğini açıklamıştı.

El Kaide lideri sağ olarak ele geçirilse, 11 Eylül’de kaçırılan uçaklarla Dünya Ticaret Merkezi vePentagon’a yapılan intihar saldırılarının ardındaki örgütlenme aydınlatılabilirdi.

İkiz Kuleler’e çarpan uçaklar 3 binden fazla masum insanın hayatını aldı.

Soğuk Savaş’ın bitimiyle “tarihin sonu”nun geldiği öne sürülürken, tarih “tatilden döndü!” ve dünya görülmemiş bir terörün dehşetini yaşadı. İnsanlık, “görünmeyen bir düşman”la karşı karşıyaydı.

Bush yönetimi bu saldırıyı Afganistan ve Irak’ı işgale dönük hegemonyaya dönüştürdü.

Afganistan’da Taliban rejimi devrildi.

Ancak 11 Eylül saldırılarının onuncu yılında hâlâ işgal altındaki Afganistan’da, “Taliban’la uzlaşarak” bir çıkış aramaya çalışıyor. Obama da, bir “çekilme” stratejisi oluşturmakla birlikte, Bush’tan devraldığı mirasın takipçisi olmaktan tam da kurtulamadı. Usame bin Ladin’in öldürülmesinin El Kaide ile Taliban arasındaki bağlantıyı keseceği, Pakistan ve Afganistan’da radikal unsurlardan arınmış ABD’ye ve Batı’ya açık İslamcı bir yapılanmaya olanak sağlayacağı savunulmakta.

Geçen yaz Kâbil’de yapılan NATO zirvesine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile katılmış ve Taliban’ın siyasallaşmasına dönük politikaların inşasına tanık olmuştuk.

Aslında ABD, Sovyetlerin Afganistan’ı işgalinden itibaren İslam mücahitlerini destekliyordu.

1990’daki Körfez Savaşı’nda bu dengeler değişti ve Ruslara karşı örgütlenen mücahitler ABD’ye karşı Taliban’a dönüştü. Usame’yi doğuran ve 11 Eylül saldırılarına zemin oluşturan şartlar “bumerang” gibiAmerika’yı vurdu.

ABD bir kez daha “küresel şerif” rolüyle “adalet” dağıtıyor!

Usame bin Ladin’in nerede olduğu muhtemelen biliniyordu.

Daha fazla “sağ” kalmasında fayda görülmemiş olmalı ki, “ölü” ele geçirildi.

“Neden şimdi?”, sorusunun yanıtı henüz bilinmiyor. Arap diktatörlüklerinin çöküşü, süreci hızlandırmış olabilir.

About this publication