İran’ın nükleer programının en kilit isimlerinden birisi olan Muhsin Fahrizade Tahran’da suikasta uğradı. Fahrizade yıllardır projenin içinde `ve Obama döneminde Amerika ile yapılan nükleer müzakerelerin de önemli isimlerinden biriydi. Özellikle üretilen nükleer enerjinin silaha çevrilmesi konusuyla ilgiliydi.
Şimdi tam da Ortadoğu’da yeni şartların nasıl şekilleneceğini merak ettiğimiz bir dönemde böylesi bir olayla karşılaşınca herkesin aklına benzer senaryolar geliyor. Hiç şüphesiz bu senaryonun esas oyuncularından biri İsrail. İran’ın nükleer enerji programına en baştan beri en ateşli karşıtlığı sergileyen ve bu tür istihbarat faaliyetlerinde sınır tanımayan İsrail doğal olarak şüpheliler listesinde bir numara.
Hatta bu hikâye bir adım daha ileri götürülüyor. Amerika’daki başkanlık değişiminden hemen önce meydana gelmiş olması bunun Ortadoğu’daki siyasi gündemi şekillendirmek için yapılmış bir operasyon olduğunu da düşündürüyor. Bilindiği gibi Obama döneminde İran ile bir nükleer anlaşma imzalanmış ve İran’ın nükleer silah kapasitesi geliştirme ihtimali büyük oranda kırılmıştı. Buna karşılık İran’ın tekrar uluslararası camiaya dönüşünün sağlanacağı düşünülüyordu. İsrail o zaman da bu anlaşmaya karşıydı fakat Obama yönetimi pek aldırış etmemişti.
Trump ise hatırlayacağınız üzere bu anlaşmayı iptal etmişti. Dört yıl boyunca ortaya yeni bir anlaşma da çıkmadı. Biden eğer hep söylediğimiz gibi Obama yönetiminin devamı olacaksa İran ile yeniden masaya oturup Obama dönemindekine benzer bir anlaşma ortaya çıkartabilir. Bu mantıkla, İsrail gerilim yaratarak Amerika ile İran’ın masaya oturmasını engellemeye çalışıyor diye düşünülebilir.
Fakat bu Fahrizade’ye yönelik ilk suikast denemesi değil. 2018 yılında da bir deneme olmuştu ve o zaman Fahrizade kurtulmuştu. Bu açıdan baktığınızda zamanlamanın pek bir önemi olmadığını söylemek daha doğrudur. İsrail zaten uzun süredir denediği bir suikastı tam da bu sıralar başarmış olabilir.
Dahası bu suikastın tek başına İran ile ABD arasındaki müzakereleri önleyeceğini de düşünmek doğru değil. İran görüldüğü gibi meseleyi yutkunarak geçiştirme eğiliminde. Dört yıl sonra tekrar masaya oturma hevesi sezilebiliyor. Öte taraftan Biden yönetimi için de İran’la anlaşmak iyi bir seçenek gibi görünüyor.
Biden’ın Trump döneminin üzerine iş yapmasa bile imaj çalışması yapması gerekecek. Trump etkisini silmek istiyorsa önünde iki tane kolay dosya var. Birincisi iklim anlaşmasına geri dönmek. Çok kolay gerçekleşebilir. Hatta bu nedenle John Kerry bu konuda özel temsilci olarak atanacak. Ve bunun üzerinden Biden, Trump etkisini sildiğini iddia edecek. İkincisi ise İran’la yapılan nükleer anlaşma. Zaten bunun da bir temeli var. İran’ın da gönlü var. Bir iki ufak düzeltmeyle Biden maliyetsiz ve zahmetsiz bir imaj çalışmasını tamamlamış olabilir. Bu nedenle bahsi geçen suikastın tek başına Biden yönetimini İran’dan uzaklaştıracağını düşünmek doğru değil. Aksine Biden, Amerikan siyasetinde tekrar İran’ı önceleyen bir yönteme dönüş yapabilir.
Leave a Reply
You must be logged in to post a comment.