Amerikan kanalları Blomberg ve CNN, özel bir kaynağa dayandırarak “Başkan Joe Biden, Türk mevkidaşı Recep Tayyip Erdoğan’a 23 Nisan günü telefonla yaptığı açıklamada, ‘1915’te Osmanlı İmparatorluğu tarafından yapıldığını belirterek Ermeni katliamını bir soykırım olarak tanımayı planlıyorum’ dedi” iddiasında bulundu!
Haberde, Erdoğan’ın ne tepki verdiğine ise hiç değinilmedi.
***
Türkiye’de ise hâlâ bazıları, “Özür dilesek ne kaybederiz” diyor! Zaten Türkiye adına özür de dilenmedi mi? Bu tutumlar, Ermenistan’ın “tanıtma, tazminat, toprak” hedefine yani Türkiye’nin parçalanmasına hizmettir.
Buna karşılık Vakıfay kurucusu ve mali genel sekreteri Avedis Kevork Hilkat, yani bir Türkiye Ermenisi, facebook sayfasında yayınladığı “İtirazım var” başlıklı yazısında bakın nasıl mesajlar verdi:
*ABD Başkanı Biden’ın, bölge politikaları uğruna Ermeni meselesine karışması ve tarihte yaşanmış olayları ‘soykırım’ diye tanımlamasını son derece yersiz ve hatalı buluyorum. Biz Türkler ve Ermeniler; kendi özgün tarihi, kültürü ve medeniyeti olan iki halk olarak, binlerce yıl bu coğrafyada, tam bir dayanışma içinde, birbirine karışarak, birbirini etkileyerek ve birbirinden etkilenerek, siz emperyalist güçler olarak ortaya çıkana kadar barış içinde yaşadık.
*Tarih bize, bu iki bin yıllık süreçte Ermeni toplumunu kültürel ve dinsel olarak düşman görüp saldıranların, Ermenileri değiştirip dönüştürmeye çalışanların, Türkler olmadığını gösteriyor. Aksine iki toplum arasında kültürel ve dinsel bir kaynaşma olduğunu, sayıları binleri aşan Ermeni alfabesi ile Türkçe yazılmış kitapların varlığından anlıyoruz. Tersi de olmuştur.
*19. yüzyılın son çeyreğinde; Anadolu üzerinden sıcak denize inmek isteyen bir güç ile menfaatlerine halel getirecek bu olayı, bir tampon bölge yaratarak engellemek isteyen güçler arasında kirli ve kanlı bir tezgâh kuruldu. Son sahne, Birinci Dünya Savaşı esnasında yaşandı. Burada kurban olan masum halklardır. Dün olduğu gibi bugün de sürdürülen bu kanlı oyunda Ermeniler, Türkler ve bu coğrafyada yaşayan tüm halklar, bu kanlı ve kirli oyunun kurbanıdır. Hem tarih hem de coğrafya bunu böyle söylüyor.
*Sizler konuya siyaset olarak baktığınızdan, kendi çıkarlarınız doğrultusunda biz Ermeniler dahil olmak üzere bölgede yaşayan tüm halkları birbirine karşı kullandınız. Sizin menfaatleriniz için bedeli, yakın geçmişte olduğu gibi bölge halkları ödedi. Siz zenginliğinizi ve refahınızı masum halkların kanları ile elde ettiniz.
*Bizim kanımızdan zafer elde etmeye çalışmayın. Biz kardeş halklar olarak halkların masumluğu ile kendi yaralarımızı sarabiliriz. Bırakın saralım.”
***
Avedis Kevork Hilkat’ın sözlerine ilaveten, ABD Başkanı Wilson’ın, soykırım iddialarını araştırmak üzere Doğu Anadolu’ya gönderdiği General Harbord’un, “Ermenilerin katledildiği iddiası doğru değildir. Bölge, ABD mandasını gerektirecek kadar verimli değildir, yeteri kadar maden de yoktur. Türkler ise mücadelede kararlıdır” diye rapor verdiğini hatırlatalım. Yani olayın iç yüzünü ABD çok iyi biliyor ama şimdi Karadeniz’e girmek ve hâkim olmak için Türkiye üzerinde her türlü baskıyı kuracak; öyle görünüyor! Bu olay, Montrö tartışmasının ve Kanal İstanbul girişiminin de devamıdır! ABD, Karadeniz’e çıkmak için bu defa Ermenistan ve Ermeni diasporasını kullanıyor. Karabağ yenilgisinden sonra istifa etmek zorunda kalan Ermenistan Başbakanı Paşinyan ise ABD güdümlü bir politika takip etmek isterken Rusya’nın kündesine geldi!
Türkiye, soykırım iddiasının tanınması konusunu, bu açılardan da değerlendirmeyi ihmal etmemelidir.
Leave a Reply
You must be logged in to post a comment.