Edited by Laurence Bouvard
İki hırsız bir at çalmışlar. (Siz buna araba deyin.)
Büyük hırsız, küçüğe atı at pazarında satmasını istemiş.
Küçük, atı alıp at pazarına gitmiş ve satışa arzetmiş.
Derken bir müşteri gelmiş, atı ve fiyatı beğenmiş ama bir de binerek denemek istemiş.
Müşteri ata binmiş, atı bir koşturmuş gidiş o gidiş.
Hırsız birkaç saat bekledikten sonra büyük hırsızın yanına gelmiş.
-Kaça sattın sorusuna,
– Aldığımız fiyata sattım” demiş.
Televizyon haberlerinin ve gazetelerin ekonomi bölümlerini dinleyen ve okuyan biri “Hocam, Amerika’nın ve Avrupa’nın işibitik. Borç batağındalar. Kıpırdayacak halleri kalmadı” diyor.
Dediğin Avrupa için doğru ama Amerika için doğru değil.
Amerika ülkesinin geçimini savaş sanayiiyle sağlıyor.
Korsanlıkla sağlıyor. Uyuşturucu ticaretini yapanlardan haraç alarak sağlıyor.
Ülkesine ihanet edenlere sığınma hakkı vererek hainin ve hempalarının servetleriyle ayakta duruyor.
Hainlerin başına bir şey geliverdiğinde mal varlıklarına el koyuyor.
Petrol zengini ülkelerin dolarları onun kasasında duruyor.
Bizim ve dünyanın ekonomistleri kağıt üzerindeki rakamlara bakarak durumun tehlikeli olduğunu söylüyorlar ama tehlikenin içinde olduğu söylenen ülke işgallerine devam ediyor.
Daha bir hafta önce Avustralya’dan izin almadan “Seni Çin’e karşı ben koruyacağım” diyerek iki bin beş yüz asker indirdi oraya.
O askerlerin masraflarını da Avustralya hükümetine çektirecek.
Baba Bush zamanında “bir verip üç alacağız” diyen Özal hükümetine yüz milyar fatura kesmişti baba Bush.
Birinci Körfez çıkartmasında Amerikan askerlerinin yalnız tuvalet kağıdı masrafı Suud’un bir yıllık petrol geliriyle karşılandığı yazılmıştı o günün gazetelerinde.
Ayrıca teröre destek verme şüphesi üzerine Arap aleminin zenginlerinin Amerikan bankalarındaki hesaplarına da el konulmuştu.
Amerikan dostu İran şahı tahtından olunca Amerikan bankalarındaki paralarını da vermedi de kefen parasını Mısır devleti ödedi.
Amerika, insan etiyle beslenen bir ülke.
Kızıl derililerin yerlerini işgal etmek için kendi askerlerinin yarısını çarpışmada feda ediyor.
İki taraftan ölenlerin kanıyla besleniyor.
Irak’ta bir buçuk milyon Müslüman öldürürken resmi rakamlara göre on binin üzerinde kendi askeri de ölüyor.
Ülke yine kendi kanını Müslüman kanına karıştırarak beslenmeye devam ediyor.
Alacağını isteyen ülkeyi işgal edeceğini bildiriyor.
Cumhurbaşkanı veya Başbakanlarla görüşmelerin basın açıklaması bölümünde görüldüğü gibi öyle beyefendi diliyle olmadığını Sayın Bülent Ecevit, ölümünden biraz evvel “1974 yılında Amerikan büyükelçisi “Eğer afyon ekimine karar verirseniz Afyon iliyle Sultanahmet Camii’ni bombalarız”dediğini televizyondan bütün dünyaya duyurmuştu.
Birleşmiş Milletler, emir eri gibi çalışmaktan kendini kurtarmalı.
Bütün ülkeler hep birden ülkelerindeki sekiz yüz kadar olan üsleri kaldırmalı.
Elçilik ve konsolosluk dışında bütün askeri tesislerini ülkesine çekmeye zorlamalı.
Bunun için misliyle mukabele uygulanmalı.
Böylece kendi çocukları dahil insan eti yemekten obez olmuş Amerikan halkı da kurtarılmalı.
Leave a Reply
You must be logged in to post a comment.